İlginç Şeyler

2000’ler, yeni bir milenyumun başlamasıyla çılgın bir tarza sahipti. Bunu, hızla değişen modaya, ünlülerin televizyonlarda ve dergilerde gördüğümüz inanılmaz derecede tuhaf ve aşırıya kaçan gardırop tercihlerine bağlayabiliriz. Bu 2000’ler trendlerinin eski giysi yığınlarından fırlayıp hayatımıza tekrar girmesi an meselesi.

Moda, çok belirsiz ve değişken bir şey. Çoğu zaman, modaya uyum sağlamaya çalışırken hiç beklenmedik şeyleri satın alıyoruz. Bunun zarar verdiği tek şeyse maddi durumumuz oluyor. Ama bazen güzellik standartlarına uyum sağlamak, vücudumuzda bir şeyler değiştirmemizi gerektiriyor ve bu her zaman için riskli bir şey: Popüler bir moda akımı kısa bir süre sonra unutulabilir ama vücudumuza yaptıklarımız sonsuza kadar bizimle kalır.

Tatilimizi baştan sona planladığımızda, ancak bir şeyler hayal ettiğimiz gibi gitmediğinde hissettiğimiz o duyguyu hepimiz biliriz. Beklenmedik bir şeyden dolayı fazlasıyla şaşırabiliriz ya da tam tersine, gerçekten rahatsız edici bazı “sürprizler” nedeniyle yüzümüz kızarabilir. Bu makalemizin kahramanları her iki duyguyu da deneyimlediler ve keşiflerini hevesli bir şekilde bizimle paylaştılar.

Her işin kendisine has gariplikleri vardır. Çöp toplayan biri, başkalarının fark etmediği ya da önemsemediği hazinelerle karşılaşabilir. Bir dövme sanatçısı, vücudun tuhaf yerlerine acayip şeyler çizebilir. Mutfakta çalışan biri ise... Mutfak, genellikle bir restoranın en gizli saklı yeri olduğu için orada bir sürü şey yaşanır ama misafirlerin bunlardan haberi bile olmaz. Tabii artık internet ve hikâyelerini unutulmaz kılacak fotoğraflarla beraber paylaşan çalışanlar sayesinde mutfak sırları da ortaya çıkıyor.

Bu makalemizde, hayal gücünü bambaşka bir seviyeye taşıyarak ne kadar yetenekli olduklarını kanıtlayan insanları bulduk. Bu fikirler, insanların kendilerini ifade ederek gerçek kapasitelerini sergilemelerinden başka bir şey değil. Tasarımları farklı görünse de hepsi kesinlikle benzersiz ve kıvrak bir zekâya sahip.

Bazı sıradan şeyler, göz açıp kapatıncaya kadar insanı şaşkınlığa uğratan şeylere dönüşebiliyor. Yapmanız gereken tek şey, daha önce fark etmediklerinizi görebilecek kadar uzun süre bakmak. Sonunda durup baktığınız zaman işler gerçekten ilginçleşiyor. Bu 15 kişi, doğru anda doğru yerde oldukları için bu kafa karışıklığını doyasıya yaşadı.

Kimi zaman evren, kartlarını karıştırır ve bizi tuhaf durumlara sokar. Bu yüzden, yeniden garip bir şey yaşandığında nerede olacağımızı asla bilemeyiz. Bir gün sevinçten havalara uçarız, başka bir gün ise güç bela ayakta kalırız. Ancak durum ne olursa olsun uzmanlar, istenmeyen koşulları daha iyi hâle getirmenin hayata olan bakışımızı tamamen değiştirebileceğini öne sürüyor. Yani muhtemelen denemeye değerler.

Günümüzde, elimizde fotoşop varken gerçekliğe istediğimiz her şeyi eklememiz mümkün. Ama etrafımızdaki dünya o kadar inanılmaz ki en şüpheci insanı bile etkilemek için herhangi bir düzenlemeye gerek duymuyor. Önemli olan şey etrafımıza biraz daha sık bakmak ve hayatın ne kadar mükemmel olduğunu fark edebilmek.

Zaman, bazı şeyleri değiştiriyor ama her şeyi değil. Bazen geriye, bizi geçmişe geri gönderme gücüne sahip kalıntılar kalır. Buna çok minnettar olmalıyız çünkü eski güzel günleri hatırlamak, ne kadar zor olursa olsun, hayatın tüm anlarını daha da takdir etmemizi sağlayabilir.

Günlük hayatımızda çevremize çok dikkat etmeden yaşamaya meyilli olduğumuz için kendimizi, aynı günü tekrar tekrar yaşıyormuşuz gibi hissedebiliriz. Ancak çevrenize dikkat etmeye başlarsanız dünyanın ne kadarının bizden gizlendiğini görebilirsiniz. Hatta kendinizi iyi, kötü veya garip bir şekilde şaşırtabilir ama yine de her zaman yeni bir şey ile karşılaşırsınız.

Zaman akıp gidiyor, zevkler değişiyor ama tek bir şey aynı kalıyor: Anne babalarımız bizim yaşımızdayken daha yaşlı görünüyorlardı! Geçmişteki insanlar çok daha hızlı yaşlanıyor gibiydi ve bunun nedenini düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Bugünün ünlülerini gençlik fotoğraflarıyla karşılaştırsak bile ciddi bir fark görebiliriz. Görünen o ki mesele sadece kamera kalitesi veya kötü ışıktan ibaret değil.

Dünya, bizim farkında olmadığımız şeylerle doludur. Kimi zaman bize göre son derece akılalmaz bir konsepte sahip olan şeylere denk geliriz ve tek yapabildiğimiz, gördüğümüz şeyin tam olarak ne olduğunu kendimize sormak olur. Bununla beraber, alışkın olmadığımız şeylerle temas hâlinde olmak, hayatta yaşayabileceğimiz eğlencenin bir parçasıdır.

İstatistiklere göre, en uzun boylu insanlar Hollanda’da ve Karadağ’da yaşıyor. Endonezyalılar ve Bolivyalılar ise en minyon insanlar olarak kabul ediliyorlar. Tüm bu kültürel farklılıklara rağmen, sıra dışı bir boy uzunluğuna sahip insanlar, gündelik hayatlarında aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Kendilerine uygun kıyafetler bulmaları, rahatsız mobilyalarda oturmaları ve potansiyel hayat arkadaşlarıyla tuhaf bir şekilde iletişim kurmaları gerekiyor. Ancak bizim makalemizdeki kişiler, bu tür şeylerden dolayı üzülmüyor ve eşsiz özellikleriyle ilgili şakalar yapmayı başarıyorlar.

Birkaç yüzyıl önce soylu bir aileye doğmuş olsaydık bizim için en yoğun dönem yaz olurdu. Zira yaz mevsimi, “eğlence” mevsimi demekti. Bu, toplumdaki elit kişilerin balolar, akşam yemeği partileri ve hayır etkinlikleri düzenledikleri dönemdi. Aileler kızlarını sosyeteye ilk kez tanıtır, erkekler de kendilerine uygun birer eş ararlardı. Tüm bunlar kulağa çok romantik gelmiyor mu?Ancak 21. yüzyıldaki insanlar geçmişteki balolara dair her şeyi bilselerdi bu etkinlikleri son derece tatsız bulabilirlerdi.

Mezuniyet balosu, bir düğünden veya diğer olaylardan farklı olarak, ömür boyu yalnızca bir kez gerçekleşir. Bu nedenle, hemen hemen her öğrencinin baloda herkesten daha iyi görünmeyi hayal etmesi şaşırtıcı değildir. Bazı lise öğrencilerinin etkinliğe hazırlanma konusunda o kadar ciddi bir tavrı vardır ki düzenli olarak kırmızı halı törenlerine giden Hollywood yıldızları bile bu tarz kıyafetleri hayal edemez.

Bazı insanlar, çantalarının fermuarının takılması ya da sabunun sürekli yerinden kayması gibi günlük zorluklarla karşılaştıklarında dünyadaki her şeyin onlara karşı olduğunu düşünür. Diğer yandan, bu küçük sinir bozucu şeyleri yaşamak bazı insanları problem çözen büyücüler hâline getirebilir. Bunun en iyi yanı ise bu alışılmadık fikirlerin bazılarının oldukça kullanışlı çıkması! Birazdan göreceğiniz çözümler, insanların yaratıcılıklarının asla sınır tanımadığının bir kanıtı.

Yaratıcılık, yenilikçi bir tasarımın en önemli unsurudur. Ancak kimi zaman elde edilen sonuç, oldukça abartılı ve gülünç olabilir. Yine de bu, yalnızca bizi güldürmek için tasarlanmış gibi görünseler bile, çoğumuzun yaratıcı ürünlere değer vermediği anlamına gelmez.

Herkesin utanarak hatırladığı hataları vardır. Pantolon giymemekten tutun da yanlışlıkla bir sabun parçasını ısırmaya kadar kimsenin bu hatalardan kaçışı yoktur.

Ortalama bir insan, günde binlerce karar alır. Dolayısıyla, bu kararların büyük bir kısmının yanlış olabildiğini söyleyebiliriz. Bazıları, internette yer alan testlerden birinde yanlış cevap vermek gibi küçük şeyler olabilirken bazıları ise sonrasında pişmanlık duyduğumuz büyük hatalar olabilir.

Ne kadar kaçınmaya çalışsak da arada sırada talihsiz olaylarla karşılaşmaktan kurtulamayız. Ancak bazı insanlar, kötü bir durumun onları kızdırmasına ya da tüm günlerini mahvetmesine izin vermek yerine buna gülüp geçmeyi ve bu talihsizliği, sık sık hakkında şaka yaptıkları komik bir hikâyeye dönüştürmeyi seçiyor. Sonuçta, kötü günler her zaman o kadar da kötü değildir; çünkü bize yolumuza çıkan nimetlerin değerini gerçekten takdir etmeyi öğretirler.