Olumlu Bak
Olumlu Bak

Geçmişteki Baloların Sandığımız Kadar Heyecan Verici Olmadığını Kanıtlayan 16 Gerçek

Birkaç yüzyıl önce soylu bir aileye doğmuş olsaydık bizim için en yoğun dönem yaz olurdu. Zira yaz mevsimi, “eğlence” mevsimi demekti. Bu, toplumdaki elit kişilerin balolar, akşam yemeği partileri ve hayır etkinlikleri düzenledikleri dönemdi. Aileler kızlarını sosyeteye ilk kez tanıtır, erkekler de kendilerine uygun birer eş ararlardı. Tüm bunlar kulağa çok romantik gelmiyor mu?

Ancak 21. yüzyıldaki insanlar geçmişteki balolara dair her şeyi bilselerdi bu etkinlikleri son derece tatsız bulabilirlerdi.

  • Balolar, belki de boş zamanlarda yapılan en yaygın aktivitelerden biriydi. Üstelik bu etkinlikler, yalnızca soylular sınıfının temsilcileri tarafından değil, aynı zamanda askeriye ve itfaiye aracı şirketleri de dâhil olmak üzere birçok kulüp ve dernek tarafından da düzenleniyordu.
  • Bazı yazarların kitaplarında yer verdiği bilgilere göre, bu dans partilerinde dayanılmaz kötü bir koku vardı. Özellikle roman yazarı Tobias Smollett’in karakterlerinden biri, bir baloyu tasvir ederken türlü türlü rahatsız edici vücut kokusundan bahsetmiştir.
  • Çoğu zaman, bir balonun düzenlenmesinden özel bir komite sorumluydu. Bu komite, balo için gereken salonu tutar, bir müzik grubu tahsis eder, akşam yemeği için düzenlemeler yapar ve davetiyeleri gönderirdi.
  • Baloya katılmak isteyen kişiler, küçük bir giriş ücreti ödemek zorundaydı. 19. yüzyılda giriş bileti 50 sent olabiliyordu, ancak günümüzde, birkaç yüz dolara ulaşabilecek kadar büyük miktarlarda para ödemeniz gerekebilir.
  • Genellikle bir dans partisi akşam 8’de başlar ve sabah 4’e kadar devam ederdi. Tüm dansçılar, son derece zinde vücutlara sahipti. Zira, aralıksız 8 saat boyunca dans etmek o kadar da kolay değildi.
  • Bu balolarda akşam yemeği genellikle gece 1 civarlarında, yani oldukça geç servis ediliyordu. Bu yüzden davetlilere, etkinliğe gelmeden önce evde yemek yemeleri tavsiye ediliyordu.
  • İngiltere’de akşam yemeği için en yaygın olan yemeklerden biri et suyu, kıyılmış badem ve kremayla yapılan beyaz bir çorbaydı.
  • Av eti, ıstakoz ve parmesan dondurma, balolarda son derece yaygın yemekler olarak kabul ediliyordu. Genellikle organizatörler, çeşitli tatlıların yer aldığı ve çiçekler, altın kâğıtlar ve boncuklarla süsledikleri çok katlı servis tabaklarını kullanıyorlardı ve bu son derece etkileyici görünüyordu.
  • Bir kadının balo elbisesinin rengi, yaşına ve medeni durumuna göre belirleniyordu. Mesela beyaz, kendisine uygun bir eş arayışında olan genç kızlara özel bir renk olarak kabul ediliyordu. Anna Karenina filminde Keira Knightley’nin karakterinin bembeyaz bir elbiseyle boy gösterdiğinde çok dikkat çekmesinin nedeni de muhtemelen buydu. Zira bu elbise, onun bekâr bir kadın olduğunu ima ediyordu.
  • Evli kadınların, balolarda sadece muare ya da ipek kumaştan yapılmış olması şartıyla beyaz elbise giymelerine izin veriliyordu. Bu kumaşlar, o kadının dans etmediği anlamına geliyordu.
  • Saç rengi de kıyafet seçiminde önemli bir rol oynuyordu. Sarı saçlıların pembe, somon ya da elma yeşili gibi zarif tonlarda çok avantajlı olduğu görülüyordu. Koyu renk saçlılar ise yoğun ve canlı renkler tercih ediyorlardı.
  • Aynı zamanda, balo salonunda gül kurusu rengi kıyafet giyilmesi önerilmiyordu. 19. yüzyıl balolarının müdavimleri, bu rengin güzelliğinin gaz lambalarının ışığı altında yok olduğunu, dolayısıyla bu renkte kıyafet giyen bir kadının dans pistinde ışık saçamayacağını biliyorlardı. İşte, bu nedenle Küçük Kadınlar filminde Meg March, baloya gül kurusu renginde bir elbiseyle katılarak ne kadar deneyimsiz olduğunu göstermiş oldu.
  • Genellikle büyük aile üyeleri ya da tutulan eğitmenler, gençlere dans etmeyi öğretiyordu. Aynı zamanda, dans hareketlerini öğrenebileceğiniz dans kitapları da bulunuyordu.
  • Bir kadın, belli bir erkeğe verdiği dans sözünden dönemiyordu. Eğer bir nedenle aynı dansı 2 erkeğe söz vermişse ikisine verdiği sözü de geri alması terbiyeli bir davranış oluyordu.
  • Aynı eşle 3 kereden fazla dans etmek edepsizlik olarak görülüyordu. Bir erkek, aynı kadını tekrar tekrar dansa davet ederek, onu diğer konuklarla haşır neşir olma fırsatından mahrum bırakmış oluyordu. Ayrıca, dans ederken rahatça muhabbet etmek normal bir durumdu.
  • Erkekler parfüm sürmekten kaçınıyorlardı. Yalnızca mendillerine sıkabiliyorlardı ve bunun için de en kaliteli parfümleri kullanmaları gerekiyordu.

Bu kurallardan hangisine uymak sizin için en zoru olurdu? Aşağıda yorumlar kısmında bize anlatın!

Olumlu Bak/İlginç Şeyler/Geçmişteki Baloların Sandığımız Kadar Heyecan Verici Olmadığını Kanıtlayan 16 Gerçek
Bu Yazıyı Paylaşın