İlginç Şeyler

Günümüzdeki ayakkabı seçeneklerinin çeşitliliğinde bile eşsiz ayakkabı bulmak zorlu ve pahalı bir iş gibi duruyor. Dikkat çekmek isteyen ama özel tasarım ayakkabılara para vermeye hazır olmayan insanlar, doğaçlama yöntemlerle kendilerine mükemmel ayakkabılar tasarlamak için gizli yeteneklerini konuşturmak zorunda kalıyorlar. Bazen yaratıcılığın getirdiği sonuç, ünlü markaları gölgede bırakacak kadar iyi olabiliyor!

Merak, bizim için insan olmak kadar doğal. Bu daha çok olumlu duygulara, bağlılıkla, başarıları artırmakla ilişkilendirilen bir şey ve empati yeteneğimizi geliştirmemize yardımcı bile olabilir. Yani bir daha biri size ’’meraklı’’ derse o kişiyi de sizinle merak etmeye teşvik edebilirsiniz.

Bilinçli tüketim, dünyada her geçen gün daha da popüler hâle geliyor ve birçok insan, kıyafetlerini ikinci el dükkânlarından veya pazardan alıyor. Neyse ki bu gibi yerlerde marka ceketlerden eski sezon elbiselere ve koleksiyon ürünlerine varan mükemmel şeyler bulabilirsiniz.

İnsan ergenken kimya, fizik ya da biyoloji kitaplarının sayfalarını isteksizce çevirip, “Hayatımda bu derse neden ihtiyaç duyayım ki? Ne de olsa, bilim insanı olmayacağım...” diye düşünüyor. Fakat aslında bu ilginç bilim dalları ile günlük yaşamımız arasında gerçekten bir bağlantı var. İnternet kullanıcılarının buldukları şeyleri görünce, bundan bir kez daha emin olacaksınız.

Yeni satın aldığımız bir şeyin kaybolan ilk parçası hep kullanma kılavuzudur. Ne sebeple olursa olsun, yeni bir eşya almış olmanın heyecanı yüzünden, eşyanın üreticisinin tavsiyeleri pek de önemli gelmez. Ancak bu, içgüdülerimizi eğitmek ve kullanma kılavuzu olmayan aletleri anlayabilmemizi sağlamak için harika bir yoldur. Gerçi, zihnimiz bunu her zaman kaldıramayabilir...

Hyperborealılar [efsanevi bir ülkenin halkı] ve Atlantis yerlileri, bizden önce var olan eski çağ uygarlıklarının fazlasıyla ilgisini çeken efsanevi halklardan yalnızca birkaç tanesidir. Lakin gerçek hayat her zaman kurgudan daha iyidir ve şu anda gerçekten var olan halklar, araştırmacılara cevapsız sorular vermeye devam ediyor. Örneğin, Moskova’dan yalnızca 600 kilometre uzaklıkta, hâlâ antik tanrılara kurban veren paganların olması nasıl mümkün olabilir?

Yıllarca aynı yerde çalıştığımızda, sektöre özgü farklı alışkanlıkları benimseriz. Hatta bazen yalnızca çalıştığımız saatlerde kullandığımız özel ve sadece aynı alanda çalışanlar tarafından anlaşılabilir bir dil bile geliştiririz. Her endüstri sektörünün, genel kamuoyunun bilmemesi gereken ancak birkaç kişinin ifşa etmeye karar verdiği iyi saklanan küçük sırları olması şaşırtıcı değildir.

Bazen başımızı yastığa koyup tam uyumak üzereyken, yıllar önce başımıza gelen utanç verici bir olay aklımıza gelir. Nedense o tuhaf hikâyeler genellikle gece geç saatlerde ya da uykuya çok ihtiyacımız varken hatırlanır. Böyle durumlarla başa çıkmanın en iyi yolu, doyasıya gülmek ve doğruca uykuya dalmaktır.

2011 yılında, internette her gün 27 milyon adet içerik paylaşıldı. Şu an ise günlük olarak en az 3,2 milyar görüntü paylaşılıyor. Artık fotoğraf çekmek sadece birkaç saniyemizi alıyor ve bir film rulosuyla sınırlı değiliz. Sonuç olarak, her şeyin fotoğrafını çekiyoruz ve bazen bu fotoğraflar, sadece kendimize saklayamayacağımız kadar ilginç olabiliyor.

Sivri kulaklarla doğan ya da benzersiz göz renkleri olan insanları daha önce gördük. Ancak evrenimiz daha da yaratıcı olabiliyor. O, tariflerine fazladan gen damlaları eklemeyi ve bunların nasıl olacağını görmeyi çok seviyor. Sonuçlar ise hem şaşırtıcı ve muhteşem oluyor. O kadar ilginç ki bazen tüm bu genetik süper kahramanların aramızda dolaştığına ve yaşadığına inanmak bile zor gelebiliyor.

Her gün küçük ayrıntılarla ve karşımıza çıkan güçlüklerle uğraşırken yaşamın ne kadar değerli olduğunu ve zamanın ne kadar hızlı aktığını unutuyoruz. Ne kadar önemli ya da önemsiz olursa olsun, yaşadığımız hiçbir anın tekrarı yok. O yüzden, o anları hafife almak yerine tadını çıkarmaya çalışmalıyız. Zihnimizi sürekli sorunlarla meşgul edip kendimizi yıpratmak yerine, arada bir derin bir nefes alıp etrafımıza bakınmalı ve ruhumuzu yaşamın güzellikleriyle doldurmalıyız.

Pantolonlar dünyaya; nasıl bir tarzı takip ettiğiniz, nasıl bir işe sahip olduğunuz ve hangi modayı desteklediğiniz konusunda bir ipucu verebilir. Yıllardır modanın ve insanların gardıroplarının bir parçası oldular. Ama şaşırtıcı bir şekilde, bir süre pantolon giymeyi bırakırsak vücudumuzda birtakım değişiklikler gerçekleşebilir ve bunlarla birlikte sağlığımız bile değişebilir.

Bilim insanlarının iddialarına göre, zamanda yolculuk yapmak artık o kadar uzak bir hayal değil. Fakat bu, daha çok tek yönlü bir bilet olacak. Anlaşılan şu ki zaman yolculuğu sayesinde geçmişimizde bir şeyi değiştirmeye ya da geçmiş hataları düzeltmeye kalkarsak geleceğimizin yok olmasına yol açacağız. Bugün, sizi bu özel fotoğraflara bakarak tarihte güvenli bir yolculuğa çıkmaya davet ediyoruz.

Bazı tesadüfler o kadar hayret verici olur ki onlara inanmakta zorlanırız. Ancak yine de bizi çok mutlu ederler. Mesela, ördeklerin aynı pozisyonda sıralandığını ya da birilerinin plansız bir şekilde aynı kıyafetleri giydiğini gördüğümüzde fotoğraf çekmek için hemen harekete geçeriz.

Ailelerimizin ya da büyüklerimizin bizimle ilgilenme şekillerine alışmış ve bu teknikler hakkında ikinci defa düşünmeden çocuklarımıza uygulamışızdır. Ama bir bebeği yıkamak, önemli yönergelerin herkesi temiz ve güvenli tutabileceği alanlardan bir tanesi. Ayrıca, bu kadar basit görünen olaylarda bile, yanımızda bilimin olması her zaman güzel bir şey!

Günlük görgü kuralları sadece salatayı yerken doğru çatalı seçmekten ibaret değil. Bu kurallar, aynı zamanda kişinin kendisine ve çevresindekilere gösterdiği saygı anlamına da gelir. Bazen önemsiz gibi duran hareketler, bir insanın görgülü olduğunu gösterebilir veya tam aksine, onları, başkalarına kolayca hakaret edebilen biri olarak nitelendirmemizi sağlayabilir.

Hayatımızda kendimizi baştan ayağa değiştirmek istediğimiz zamanlar olur. Bazen saç rengimizi değiştirmek isteriz bazen manikürümüzü ya da sadece kâküllerimizi biraz kısaltmak isteriz. Kimileri bunun için işin ustalarından yardım ister kimileri de kendi başlarına yapmaya çalışır. Ne yazık ki hiçbirinin garantisi yoktur.

İster inanın ister inanmayın, insanlar, 2,5 milyon ışık yılı uzaklıktaki nesneleri görebilir! (Gerçi, kural olarak parlak galaksilerden bahsediyoruz.) Yine de o şey bazen gözümüzün önünde olmasına rağmen, işler çok kafa karıştırıcı bir hâl alabilir. İşte, o zaman beynimiz “bekleme moduna” geçer ve gizemli nesne tanımlanana kadar bir şey kavramayı reddeder.

Hepimiz kendimizi farklı şekillerde ifade etmeyi seviyoruz. Kendimizi dünyaya göstermenin yollarından biri de görünümümüzdür. Makyajımızın, saç modelimizin ve tırnaklarımızın güzelliğinin yanı sıra giydiğimiz kıyafetler de kişiliğimizin bir parçasını yansıtır. Bu makalemizde fotoğraflarını paylaştığımız insanlar, büyüleyici tarzlarını paylaşarak muhteşem görünmek için bir stilist ordusuna sahip olmanız gerekmediğini kanıtlıyor.

İngilizcede şaşkınlık ve beğeniyi ifade etmek için kullanılan Wow, yani “Vay canına!” nidası, İskoçça kökenlere sahip ve bu kökenlerin 1500’lü yıllara kadar gittiği görülebiliyor. Yüzlerce yılın ardından hâlâ çoğu kişi, inanılmaz bir şey gördüğünde ve o an yaşadıklarını ifade etmenin başka bir yolunu bulamadığında bu kelimeyi kullanıyor.