Vücudumuzun Gönderdiği, Kendimizi Sık Sık Tuhaf Hissetmemize Neden Olan 19 Karmaşık Sinyal
Televizyon seyrederken sesi kapatırsanız, yüz ifadelerini ve beden dilini ne kadar çok kullandığımızı fark edersiniz. Bu şekilde iletilen bilgiler başkaları tarafından kolayca alınır ve sözlerimize, davranışlarımıza duygusal bir bağlam kazandırır. Sözsüz iletişim uzmanı Joe Navarro, kitaplarında ve konuşmalarında, insanlara istediklerinizi yaptırmak için onları manipüle etmenin sırlarını anlatıyor.
Onun tavsiyelerini okuduktan sonra Olumlu Bak olarak insanların davranışlarını okumak ve neden davranışlarımızın insanlar üzerinde sözlerimizden daha etkili olduğunu öğrenmek istedik.
Beynimizin limbik sistemi, hislerimizden ve duygularımızdan, hayal gücümüzden, tepkilerimizden ve değişen ortama uyum sağlamamızdan sorumludur.
Başka insanları okuma ve onları sözsüz iletişimi kullanarak yönlendirme yeteneği erken çocuklukta ortaya çıkar. Çocukların annelerini kontrol edebildikleri “hareketsiz yüz deneyi” ile ortaya kondu.
Bebekler, insanlarla iletişim becerileri olmadan bile yüzdeki duyguları hemen yakalar ve anneleriyle söz kullanmadan etkileşime girer.
Mimikler ve yüzün gönderdiği diğer sözsüz sinyaller
- Konuşurken gözlerimizi sadece yorgun olduğumuz için değil, sanki bir şeyi görmek istemiyormuşuz gibi, bir şeyden hoşlanmadığımız için de kapatabiliriz. İlginç olan şu ki, doğuştan göremeyen ve işitme duyusuna güvenen insanlar da böyle anlarda kulaklarını değil, gözlerini kapatıyor.
- Burnun üstündeki deriyi kırıştırmak, bir insanın bir şeyi onaylamadığı ya da ortada bir sorun gördüğü anlamına gelir. Bu, bir insanın bir şeyden memnun olmadığını ya da etrafında olup bitenleri anlamadığını gösterebilir.
- Konuşmaya zaman yoksa ya da mesela, maske takıyorsak kaşlarımızı hızlıca kaldırmamız birine selam verdiğimizi, neşemizi gösterdiğimizi ya da bir durumda bir şeyi beğendiğimizi anlatır.
- Bir şeyden iğrendiğimiz zaman burnumuzu tavşan gibi büzeriz. Ayrıca, bu, botoks uygulamalarının sık rastlanan bir yan etkisidir: İnsanlar gözlerinin etrafındaki kırışıklıklardan kurtulmaya çalışınca yakınlarındaki kaslar onların işlevini üstlenebilir.
- Bir şeyi daha iyi görmeye çalışırken ya da parlak bir ışık gördüğümüz zaman gözlerimizi kısarız. Fakat, iletişim sırasında özellikle de dudakların köşesinin biraz aşağıda ve alnın gergin olması, o kişinin gördüğü veya duyduğu bir şeyi sevmediği anlamına gelebilir.
- Hoş olmayan ya da stresli bir durumdayken gözlerimizi daha hızlı bir şekilde kırparız. Bu, o insanın bir şey sakladığı anlamına gelmez. Sadece strese verilen bir tepkidir. Mesela, çok önemli bir bilgiyi hatırlamaya çalışıyor olabilir.
- Kendimizi ne kadar stresli hissediyorsak, dudaklarımızı o kadar saklarız. Birçok politikacı, kendilerine beklemedikleri bir soru sorulduğu zaman böyle görünür. Fakat, bunun her zaman olumsuz olması gerekmiyor: Deneyimli tesisat ustaları da alışmadıkları türde bir boruyu tamir etmekte zorlanırken dudaklarını büker.
- Yaptığınız şeyden farklı bir şeyi düşünüyorsanız, yüz ifadeleriniz asimetrik olabilir. Mesela, gülümsediğiniz hâlde göz kaslarınız gergin olabilir.
- Burna dokunmak, yarı açık bir ağız ve küçük bir öksürük, genellikle bir yalancıyı belli eden işaretler olarak değerlendirilir. Fakat, aslında kendimizi sakinleştirmeye çalışırken böyle davranırız. Gerginliğin nedeni bir insanın yalan söylediğini göstermese de başkaları onun yalan söylediğini düşünür.
- Bir insanın yanağının iç kısmına diliyle dokunması, onun gergin olduğuna işarettir. Bu davranışı, birisi zor bir iş yaparken ya da önemli bir sözleşme imzalarken görebilirsiniz.
Beden dili, çeşitli hareketler ve görünüşler
- Kolları bağlamanın, bir insanın kendisini hoş olmayan bir şeyden korurken aldığı kapalı bir pozisyon olduğunu düşünürüz. Gerçekteyse bu, kendimize daha çok güvendiğimizi hissetmek için sarılarak sakinleşmeye çalışma girişimidir.
- Bir konuşma bizim için ilgi çekiciyse başımızı hafifçe yana eğeriz. Kafamızı hafifçe sallamamız ise, söylenen şeye katıldığımızı gösterir.
- Bir insanın, parmakları birbirine değer bir şekilde ellerini önünde tutması, fakat avuçlarını birbirinden ayırması basit bir mesaj gönderir: O kişi, bahsettiği şeyden gayet emindir. Bu el pozisyonu her sözcüğü daha da kuvvetlendirir.
- Şah damarına yakın bir yerden boyna dokunmak o kişinin kendisini kaybolmuş ve savunmasız hissettiğini gösterir. Bir insanın bu şekilde davrandığını görürseniz, durumu rahatlatmak için empati kurmaya çalışın ve o kişinin güvenini kazanın.
- Birisinin avcunu göğsünün üzerine yerleştirmesi endişe işaretidir.
- Bir şey bizi endişelendirdiği zaman ortamın sıcak ve nefes alınamayacak kadar havasız olduğunu hissederiz. Sadece boynumuza da dokunmayız. Sanki faydası olacakmış gibi yakamızı çekiştirmeye ya da kravatımızı gevşetmeye başlarız.
- Bir masada otururken katılmadığımız bir şey duyduğumuz ya da gördüğümüz zaman ellerimizi ya saklarız ya da vücudumuza doğru çekeriz. Bunun tam tersi de söz konusudur: Birisinin elleri masada olacak şekilde oturması, duyduğu şeyi beğendiğini ya da sizinle konuşmaya ilgi duyduğunu gösterir.
- Ellerin belde olduğu pozisyon birçok anlama gelebilir. Başparmakların yukarı doğru bakıyor ve diğer parmakların aşağı doğru olması, o kişinin o sırada olan bitenlerle ilgilenmediğini anlatır.
- Etrafımızdaki boşluğun bir kısmına vücudumuzun devamı gibi davranırız. Bir başkasının çok yakınımıza sokulması, özellikle de bu kişi beden dilini bol bol kullanarak bize yakın duruyorsa, rahatsız edici gelir. Birine ne kadar yakın olabileceğinizi duygusal bağınız belirler. Arada duygusal bir bağ yoksa, insanlar birbirlerinden mümkün olduğu kadar uzakta oturmaya veya durmaya çalışır.
Kültürel ve psikolojik farklılıklar
Birçok kişi, bir insanın başka tarafa bakmasını, o kimsenin yalan söylemesine bağlar. İşin aslı, göz teması eksikliği, kültürel, sosyal veya psikolojik farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir. Bazı ülkelerde bir insanın gözlerine doğrudan bakmak sorun yaratmazken, bazılarında kabalık olarak nitelendirilir. Karşınızdaki kişi içe dönük bir insan olabilir ve bu yüzden insanlarla göz teması kurmaya çekinebilir.
O sebeple, gözlerin etrafındaki kasları gözlemlemeniz daha doğru olur: O kişi öfkeliyse, kendisini rahatsız ya da gergin hissediyorsa bu kaslar da gerilecektir.
Belirli hareketlere değil de bir insanın normal davranışları ile genellikle yapmadığı şeyler arasındaki farklara dikkat etmek önemlidir. Aksi hâlde, sinyalleri yanlış yorumlayabilirsiniz.
Mesela, endişe işareti olarak görebileceğiniz şeyler, hareketli bir insan için gayet normal olabilir. Tam tersine, bir insan empati göstermiyorsa, başka insanların tepkilerini yönlendirmek için yüzünde gerekli duyguları yaratmayı çabucak öğrenebilir.
Empati, dünyanın her yerindeki insanların evrensel dilidir. O ana dokunan hisleri temel alır. Prenses Diana’nın HIV virüslü bir çocuğa dokunmasıyla, bu virüsü taşıyan insanlara karşı tüm dünyanın tutumu değişmişti. Onun davranışları, doktorların HIV pozitif hastalarla çalışırken maske takmayı bırakmasını bile sağladı.
Davranışlarımızla başka insanları etkileriz ve bir insan bizi özel alanına kabul ederse yakın fiziksel temasla en güçlü sinyalleri göndeririz.
Başka insanların sizi anlamaları ve daha ciddiye almaları için davranışlarınızı nasıl değiştirmelisiniz?
- Yüzünüze dikkat edin. Sakinken burnunun köprüsünde kırışıklıkları olan insanlardan uzak dururuz. Çünkü bu, sıklıkla o kişinin öfkeli veya gergin olduğu anlamına gelir.
- Mesafenizi koruyun. Bir insan, kendisiyle konuşmanın ilginizi çektiğini, fakat özel alanına da saygı duyduğunuzu görürse hakkınızda iyi şeyler hisseder.
- Ellerinizin ve saçınızın iyi göründüğünden emin olun. Sağlıklı, temiz ve bakımlı saçlar, karışık saçlardan daha çekicidir. El sıkışmanız veya iletişim kurmanız gerekiyorsa, temiz eller daha da önemlidir.
- Gülümsemeyi öğrenin. Bu, oldukça basit gelse de alıştırma yapmanın bir zararı olmaz. Karşınıza bir ayna koyup bakın ve bunu kameraya çekerken gülümseyin. Güzel ve içten bir gülümseme, bir insanın güvenini kazanmanın ve o kişinin sizden hoşlanmasını sağlamanın en iyi yoludur.
Konuştuğunuz kişi hakkında daha fazla şey öğrenmek için hangi iletişim taktiklerini kullanıyorsunuz?