Sandra Oh’un, Oyunculuk Hayalini Gerçekleştirmek İçin Göğüs Gerdiği Eleştiriler ve Engeller Nelerdi
Birçok kişi onun yüzünü iyi tanıyor, ancak çok azımız onun, kariyerini sıfırdan inşa eden bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Sandra Oh, daha çok Grey’s Anatomy dizisindeki Cristina Yang rolüyle tanınır. Hâlbuki Oh, şu an ünlü ve saygın bir oyuncu olmasına rağmen, seçtiği yolda onun için farklı bir kaderi işaret edebilecek zorluklarla karşı karşıya kalmıştı.
Olumlu Bak olarak, sizlerle bu oyuncunun hikâyesini ve hiçbir şeyin hayallerini gerçekleştirmekten alıkoymasına nasıl izin vermediğini paylaşmak istiyoruz.
1. Kariyer yolculuğunun başlangıcı
Sandra Oh, ailesi henüz genç yaşlardayken Kore’den taşınmaya karar verdikten sonra Kanada’da doğdu. Çok küçük yaşta bale dersleri almaya başladı. Bu, onun sanat alanında ilk deneyimiydi ve şov dünyasını sevdiğini erken yaşta keşfetmesini sağlamıştı. Oh, ailesi kabul etmese de ablasının yardımıyla gösterilere katıldı.
Daha sonra kariyerine, 15 yaşında reklamlarda ufak roller almak suretiyle oyuncu olarak devam etti. Aklında hep bu hayali vardı. Oyunculuk yapmaya o kadar kararlıydı ki gazetecilik okumak için aldığı bursu bile geri çevirdi.
2. Ailesi onun en büyük itici gücü oldu.
İlk başta, Sandra Oh’un ailesi, onun oyunculuk kariyerini hiç desteklemedi. Onlara göre, oyunculuğun kendisine getireceği hiçbir yarar olamayacağından sürekli olarak bu işten vazgeçmesini istediler. İsteklerinde sürekli diretmeleri, aslında Oh’u, daha sonra hayatında yüzleşeceği eleştirilere karşı güçlü kılmıştı.
Oh, bir röportajında “Hayatınızdaki en önemli 2 kişi size bir şeyi yapamayacağınızı söylüyorsa ve buna rağmen siz onu yapıyorsanız o zaman başkalarının ne dediği sizin için artık hiç önemli olmuyor.” dedi. Evet, Oh, rotasından hiç sapmadı ve anne babası, olumlu düşünmemelerine rağmen onun oyunculuğunu ve kariyerinde önemli yer tutan rollerini izlediler. Yaptığı işten büyük keyif aldılar ve onun en büyük destekçisi, en sadık takipçisi hâline geldiler.
3. Klişelerle başa çıkmak
Kore kökenli olan ve önce Kanada’da ardından da Hollywood’da yaşayan Sandra Oh, görünüşünden dolayı kendini diğerlerinden farklı hissettiği itiraf etti. Oh’un, oyunculuk dünyasında yeterince çeşitlilik arz etmeyen ve kendisinin de uyum sağlamadığını düşündüğü etnik ve güzellik temelli klişelerle baş etmesi kolay olmadı.
Henüz yirmili yaşlarındayken, bir menajer kendisine, başrol oynayacak fiziksel özelliklerin olmadığını söylemişti. Bu yüzden, görüntüsünü değiştirmek için estetik ameliyatı ciddi ciddi düşünmeye başlamıştı. Bir röportajında Oh, “Bir estetik cerrahın yüzümün alt yarısının bir kadın için uygun olduğunu, ancak üst yarısının ait olduğum cinsiyete özgü olmadığını söylediğini hatırlıyorum.” dedi.
Ancak o ameliyat hiç gerçekleşmedi. Bir gün erkek kardeşiyle konuşurken, kardeşi ona kendisiyle ilgili hiçbir şeyi değiştirmesine gerek olmadığını düşündüğünü söyledi. Kardeşi ayrıca, ona kısa bir süre önce ciddi cesaret gerektiren seçmeler sonucunda aldığı ve ilk kez başrol oynayacağı The Diary of Evelyn Lau isimli filmdeki rolünü hatırlattı. Oh, seçmeler sırasında rolüne konsantre olmak istediği için birkaç dakika yere uzanmış ve bu, yapımcıların dikkatini çekmişti. Kendine güveni ile filmin yönetmenini etkileyen Oh, o gün rolü almıştı.
Yüzüne estetik yaptırma fikrinden caymasını sağlayan şey ise, kardeşinin bu sözleri olmuştu. Kardeşi, ona sadece kendisi olduğunda neler başardığını ve klişelere hiç kulak asmadan güçlü, önemli rolleri canlandırabildiğini hatırlattı.
4. Grey’s Anatomy dizisine hayır dedi.
Grey’s Anatomy dizisindeki Dr. Cristina Yang, Oh’un en ikonik rollerinden biri ve onu dünya çapında tanınan, popüler bir oyuncu hâline getirdi. İşte, bu yüzden, oyuncunun başlangıçta dizide başka bir rol için seçmelere katıldığını, hatta Dr. Miranda Bailey’nin rolünü oynayacağını çok az kişi düşünebilirdi. Oh, yapımcılara dizideki mevcut diğer rolleri sordu ve Cristina Yang rolünü üstlenmek istediğini anladı.
Ancak bu rol için seçmelere katılmadan önce menajeri, yapımcıların, Oh’un istediği parayı kabul etmeyecekleri için seçmelerden ayrılmasını tavsiye etti. O da bu yüzden seçmelere katılmadı. Fakat buna rağmen Oh, yapımcıların ilgisini o kadar çok çekmişti ki oynamak istediği rolü teklif etmek için onu aramaya devam ettiler.
Biz izleyiciler, neredeyse 10 yıl boyunca Sandra Oh’un, yayında kaldığı müddetçe kendisine de katkıda bulunduğu dizide oynadığı karakterin birçok yönünden çok keyif aldık. Oh, diziden ayrılmaya karar verdiğinde, oynadığı karaktere vermesi gereken her şeyi verdiğini, artık kendisini son derece yaratıcı hissettiğini, kariyerinde daha fazla projeye “hayır” diyebileceği ve doğru olanı bekleyebileceği bir noktada olduğunu söyledi. Çünkü artık Oh, bir sonraki projeyi seçme gücüne sahip bir oyuncu olmuştu.
5. Şöhretten bunaldı
Oynadığı karakterin etkisi, Grey’s Anatomy dizisinden ayrıldıktan birkaç yıl sonra bile hayranları arasında hâlâ devam ediyordu. “Kendiniz olma şansını kaybettiğinizde, bu sefer gerçek biri olarak kalmak için farklı çareler bulmanız gerekiyor.” Sandra Oh, bazı noktalarda şöhretle ilgili deneyiminin çok bunaltıcı olduğunu ve ancak bir terapistin yardımı sayesinde duygularıyla başa çıkabildiğini belirtti. Bu sayede oyuncu, başkalarının ona gösterdiği aşırı ilgiyi ve omuzlarına yüklediği beklentiyi idare etmeyi ve ayaklarını yere basmayı öğrenmişti.
6. Oynadığı rollerde kendisine sadık kaldı
Oh, oynadığı rollerde tek tip karakterlere takılmamaya karar verdi ve farklı projeler denedi. Aradığı şeyin dinamik ve ilham verici roller oynamak olduğunu söyledi. Keza hayranları olarak kendisinden beklediğimiz şey de aslında buydu.
İster komedi ister drama projeleri olsun, kendisi henüz şöhret olmadan önce bile güçlü karakter rollerini üstlendi. Oh, unutulmaz performansıyla kendini geliştirip, oynadığı rollere kendisinden bir şeyler katmayı başardı. Bu sayede de sadece büyük sanatçıların sahip olabileceği yeteneği hakkında keşfedilecek daha çok şey olduğuna inandığını göstermiş oldu.
Siz de sıfırdan başlayan ve hayatı boyunca kurduğu hayali gerçekleştirebilen birini tanıyor musunuz?