Kendilerine Has Görünüşü Olan 19 Ünlü Aktörün Gençliklerinde Nasıl Göründüklerini Hatırlıyoruz
Hollywood’da doruğa çıkıp tanınmış ve ünlü biri hâline gelmek kolay bir iş değildir. Ancak insanları yukarılara taşıyan o yol herkese açıktır ve oraya ulaşmak için mutlaka dünyadaki en yakışıklı erkek olmanıza gerek yoktur. Aksine, kendilerine has görünüşleri ve karizması olan aktörler, kendilerine en akılda kalıcı yer edinen oyunculardan olabilir.
Olumlu Bak’ta bugün, göz kamaştırıcı ve benzersiz görünümleri olan aktörlerin kariyerlerinin başında, yani onlara âşık olduğumuz zamanlarda nasıl göründüğünü bir hatırlamak istedik.
Benedict Cumberbatch
Benedict Cumberbatch, oyunculuk kariyerine başlamadan önce Asya’ya gitti ve Tibet’teki bir manastıra yerleşerek keşişlere İngilizce öğretti. Sonra Londra’ya döndü ve oyunculukta ustalaşmak için önce Manchester Victoria Üniversitesi’ne, ardından Londra Müzik ve Dramatik Sanat Akademisi’ne gitti.
Vincent Cassel
Yönetmen Mathieu Kassovitz, Métisse filminin çekimleri sırasında genç Cassel’in yeteneğini fark etti ve ona Protesto (1995) isimli drama yapımında, Paris’in bir kenar mahallesinde yaşayan birini canlandırdığı baş rolü teklif etti.
Alan Rickman
Alan Rickman, 42 yaşındayken ve Bruce Willis ile birlikte çalıştığı Zor Ölüm filminde beyaz perdeye geçiş yaptı. Filmdeki kötü adam rolü, Rickman’a dünya çapında ün kazandırdı. Aktör, bundan önce sadece İngiliz tiyatro müdavimleri arasında tanınan biriydi.
Woody Harrelson
Woody Harrelson, 1985 yılında Cheers isimli dizinin dördüncü sezonunda televizyon ekranlarında boy gösterdi ve bu rolü sayesinde ünlü oldu. Ancak Harrelson’un hayali beyaz perdede kariyer yapmaktı. Aktör, daha sonra 1991 ila 1994 yılları arasında Doc Hollywood filminde, ardından da Beyazlar Beceremez, Katil Doğanlar ve Ahlaksız Teklif filmlerinde rol aldı.
Jack Nicholson
Jack Nicholson’ın hayali popüler bir aktör olmaktı. Okuldan mezun olduktan sonra, grafikerlik yeteneğinin fark edildiği Los Angeles’a taşındı. Ancak Nicholson, yavaş yavaş bu iş dalından uzaklaştı ve hedefine doğru ilerlemeye devam etti. 4 yıl sonra yönetmen Roger Corman’ın filmi The Cry Baby Killer’da baş rolü aldı.
Joaquin Phoenix
Joaquin, 80’lerde oyunculuk kariyerinin başında, bazı televizyon dizilerinde ve filmlerde oynadı. 2000 yılında Gladyatör filminin vizyona çıkması ile dünya çapında ün kazandı. Phoenix, bu filmde farklı karakteriyle öne çıkan Roma imparatoru Commodus’u canlandırdı ve bu filmden sonra birçok büyük projede yer almaya başladı.
Hugo Weaving
Hugo, İngiliz bir ailenin çocuğu olarak Nijerya’da dünyaya geldi. Doğumundan bir yıl sonra, Weaving ailesi Büyük Britanya’ya döndü. Aktör, orada tiyatroyla ilgilenmeye başladı. Daha sonra Avustralya’ya taşınan Weaving, Sidney’de İngilizce kısaltması NIDA olan Ulusal Drama Sanatları Enstitüsü’ne girdi.
Danny DeVito
DeVito, 1975 yılında, Miloš Forman’ın Guguk Kuşu isimli filminde akıl hastanesindeki bir hastayı canlandırdı. Bu arada, eskiden ailelerinin New Jersey’de bir berber dükkânı olan DeVito ile bu filmde baş rolü canlandıran aktör Jack Nicholson, çocukluktan beri birbirlerini tanıyorlar.
Quentin Tarantino
Tarantino’nun hayatında her zaman sinematografinin bir yeri vardı. Üvey babası, onu ilgi duyduğu şeylere teşvik ediyordu ve ikili beraber sık sık sinemaya gidiyordu. Quentin, henüz 14 yaşındayken ilk senaryolarından biri olan Captain Peachfuzz and the Anchovy Bandit’i kaleme aldı. 15 yaşındayken, Torrance’da yetişkin filmleri oynatan bir sinemada yer gösterici olarak çalıştı. Daha sonra Tarantino, gelecekteki meslektaşlarından bazılarıyla tanıştığı James Best’in tiyatro grubunda oyunculuk kurslarına katıldı.
Willem Dafoe
Liseden mezun olduktan sonra üniversiteye gitmekten vazgeçen Dafoe, deneysel bir gençlik tiyatrosu ile turnelere çıktı. 4 yıl sonra ise sinema oyuncusu olmak için çabalamaya başladı. Reddedilmeler, dizilerdeki küçük roller ve diğer zorluklar Willem’i yıldırmadı. Oyuncu, Oliver Stone’un Müfreze adlı filmi ile nihayet büyük bir başarı kazandı. Dafoe, Çavuş Elias rolüyle ilk kez Oscara aday gösterildi.
Anthony Hopkins
Anthony Hopkins, oyunculuk kariyerine tiyatroda başladı, ama hep beyaz perdenin hayalini kuruyordu. Bu yüzden Kış Aslanı filmindeki Richard rolü ve diğer birçok filmindeki rolleri için Londra’dan Hollywood’a taşındı.
Laurence Fishburne
Fishburne, askeri drama Kıyamet isimli filmde 17 yaşında kendini beğenmiş, ukala bir askeri canlandırdı. Çekimlerin başında henüz 14 yaşındaydı, ama rolü kapmak için yalan söyleyerek kendisini 17 yaşında diye tanıttı. Fakat çekimler o kadar uzun sürdü ki film gösterime girdiğinde oyuncu zaten 17 yaşına girmişti.
Bryan Cranston
Cranston, çalışma hayatına polislik ya da rahiplik yapma niyetiyle başlamıştı, ancak bu, daha sonra yavaş yavaş reklamlarda, küçük rollerde, filmlerde ve dizilerde daha önemli roller aldığı bir kariyere dönüştü. Aktör, bunların ardından nihayetinde Breaking Bad isimli kült dizide baş rolü aldı. Bryan Cranston’ın izlediği yol, insanın hedeflerinden asla vazgeçmemesi gerektiğinin mükemmel bir örneği.
Steve Buscemi
Buscemi’nin sinema oyunculuğuna geçişi hemen olmadı. Aktör, öğrenci tiyatro oyunlarında yer aldı, senaryoları kendisi yazdı ve oyunların mizansenini kurdu. Steve Buscemi, bir dizi küçük rolün ardından Coen kardeşlerin Miller Kavşağı adlı filminde oynadı. Aktör, bu filmin başarısının ardından 4 tane daha Coen filminde kendisine yer buldu.
Garou
Garou, 3 yaşında gitar çalmayı öğrenmişti. Ordudaki hizmeti sırasında Untouchables adlı bir müzik grubu kurdu. 1997 yılında şarkı sözü yazarı Luc Plamondon, grubun performanslarından birini izledi. Luc Plamondon, daha sonra genç adama, kendisine önce Fransa’da, sonra da tüm dünyada ün kazandıran Notre-Dame’ın Kamburu adlı müzikalde Quasimodo rolünü teklif etti.
Javier Bardem
Bardem, 21 yaşında Lulu’nun Çağı isimli filmde küçük bir rol alarak sinemaya ilk adımını attı. Yönetmen Bigas Luna, Javier’in gerçekten yetenekli olduğuna inanıyordu ve ona, genç oyuncunun hem bir jambon tüccarını hem de iç çamaşırı reklamında oynayan bir erkek mankeni canlandırdığı Jamón Jamón isimli filmde baş rol teklif etti.
Ciarán Hinds
Oyunculuk kariyerine başlamadan önce Hinds, profesyonel olarak İrlanda folk danslarıyla ilgileniyordu ve avukat olmak için hukuk eğitimi alıyordu. Lakin tiyatro ve sinema için olan sevgisi çok daha öne çıktı ve hukuk eğitimine son verip, 1975 yılında başarıyla mezun olduğu Kraliyet Dramatik Sanat Akademisi’nde okumaya başladı.
Marc Anthony
Dünya çapında 12 milyon satan müzik albümleri ve birkaç Grammy Ödülü dışında, Marc Anthony, Bilgisayar Korsanı, Yaşamın Kıyısında, Şöhret, Kelebekler Zamanında gibi filmlerde oynadı.
Mads Mikkelsen
Mads, ağabeyinin yolundan giderek oyuncu olmaya karar verdi. Ancak bu, tabii hemen olmadı. 1996 yılında 30 yaşındayken tiyatro eğitimi aldı. Bundan önce Mikkelsen, profesyonel olarak dansla ilgileniyordu.
En sevdiğiniz oyuncuların dönüşümleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce zamanla en çok değişen oyuncu hangisi?