Yaşam Giderlerini Makul Bir Düzeyde Tutmanız İçin Alman Uzmanların Verdiği 9 Tasarruf Tavsiyesi
Alman halkının tasarruf etme tutkusunu duymayan yoktur. Bu ülkede yaşayanlar gelirlerinin belirli bir miktarını kenara koyar ve riskli işlere nadiren yatırım yapar. Bir milyon dolarlık bir piyangoyu kazansalar bile doya doya alışveriş yapmaya, yeni pahalı arabalar ve bunun gibi şeyler almaya kalkmazlar. Hepimizin bu yaklaşımdan öğreneceği bir iki şey mutlaka vardır.
Olumlu Bak’ta bizler, okuyucularımızın işine yarayacak yaşam tüyolarıyla karşılaşınca kayıtsız kalamıyoruz. Bu yüzden, bütçenizi dengelemenize yardımcı olabilecek birkaç güzel mali stratejiyi sizinle paylaşmak istedik.
Alışveriş çılgınlığına ve en yeni ürünlerin peşinde koşmaya kendinizi kaptırmayın.
Almanlar uzun zamandır tutumlu bir halk olarak bilinir. Mesela, kot pantolonlarını, kazaklarını ve diğer giyim eşyalarını, daha sonra satılabilecek, değiştirilebilecek ya da en azından bağışlanacak durumda olmaları için mümkün olduğu kadar dikkatli giymeye eğilimlilerdir.
Her yerde rastlanan ikinci el dükkânlarına ek olarak, eşyalarınızı takas edebileceğiniz ya da düşük fiyatlarla ürünler alabileceğiniz birçok Alman internet sitesi de mevcut. Varlıklı insanlar bile bunu zaman zaman yapıyor. Yepyeni şeyler yerine kullanılmış eşyaları satın almayı tercih ediyorlar. Üstelik bu yolla çevreyi korumaya katkıları olduğu için karma puanlarını da artırıyorlar.
İndirimlerden sonuna kadar yararlanmak utanılacak bir şey değil.
Almanlar, ürün satın alırken promosyonların avantajlarından faydalanmayı sever. Bu ülkede yaşayanlar, indirim sezonunda lazım olan şeyleri toptan alıp stoklarlar. İndirimli ürün bulmak için gerekirse başka şehirlerdeki mağazalara (elbette seyahat masraflarıyla birlikte hesaplı oluyorsa) alışveriş yapmaya gidebilirler.
- “Almanya’daki her süpermarkette müşterilerin bilhassa indirimli ürünlere rağbet ettiğini görürsünüz. Geçen hafta Alman arkadaşım 5-6 paket kahveyi ve bir o kadar da kahvaltılık gevreği yarı fiyatına aldı. Bu arada, bu kişinin çok daha pahalı ürünleri satın alabilecek durumda olduğunu söylemeliyim. Yani evet, bu insanlar gerçekten de uygun fiyatlı ürünler bulduklarında kendileriyle gurur duyuyor.”
Her şeye kendin yap tarzında bir çözüm var.
Zanaatkârlardan hizmet almaya para harcamak istemeyen Almanlar, evdeki her şeyi kendileri yapmayı tercih ediyorlar. Buna arabayı yıkamak ve bozuk muslukları tamir etmek de dâhil. Manikür ve pedikür gibi şeyleri kendi kendilerine yaptıklarından bahsetmeye bile gerek yok. Bir şeyi yapmak için yeterince becerikli olmadığınızı düşünüyorsanız eşyalarınızı nasıl tamir edeceğinizi gösterdikleri (ve yine her şeyi kendi kendinize yapabileceğiniz) (kafe ile atölyenin karışımı) bir onarım kafesine gidebiliyorsunuz.
- “Artık eskimiş olan cep telefonumu (yeni bir tane almak yerine) böyle bir kafede iki kez tamir ettim. Bu telefonu seviyorum ve çöp yaratmak ya da çevreye zarar vermek istemiyorum. Üstelik yeni cihazlar konusunda ustalaşmak haz aldığım bir şey değil.” © sendmeursmile / Reddit
Her şeyden tasarruf etmeyi unutmayın.
Almanlar oldukça kabarık olan faturalardan tasarruf etmek için bir sürü faydalı alışkanlık edinmişler. Örneğin, elektrik faturalarını düşürmek için enerji tasarruflu ampuller ve gereçler alıyorlar. Dahası, cihazları kullanmadıkları zaman kesinlikle prizde bırakmıyorlar. Bazı ev kadınları, suyu tasarruflu kullanmak için bulaşıkları eviyeye doldurdukları suda yıkıyor ve bitkileri sulamak için yağmur suyu kullanıyorlar. Bir de ısınma meselesi var. Almanlar, kaloriferleri ya da ısıtıcıları tam güçle çalıştırmaktansa battaniyelere sarınıp, kazak ve termal iç çamaşırları giymeyi yeğliyorlar.
- “Öğrenciyken bir süre Almanya’da kalmıştım. 14 yaşındaydım ve dillerini öğrenmek için yerel halkla çokça zaman geçiriyordum. Oldukça varlıklı bir aileden gelen Kaya adında bir Alman kızla arkadaş olmuştum. Bir kış gecesi onun evinde kaldım. Kaya, yatmadan önce bir tişört, flanel pijama ve çorap giydi. Sonra onların üstüne bir çift sentetik çorap geçirdi. Yatağa fazladan bir battaniye daha örttü. İkisinin arasına da bir sıcak su torbası koydu ve odadaki ısıtıcıyı kapattı. Ona ’Tüm bunları neden yapıyorsun? Isıtıcıyı açık bıraksan olmaz mı?’ diye sorunca ’Niye ki? Böyle de oluyor.’ dedi. İşte, o zaman gerçekten de çok, ama çok farklı kültürlerden geldiğimizi anladım.” © daschutka / Pikabu
Öğrenci olmanın avantajları
Almanya’da öğrenci kimliği olanlara toplu taşımadaki indirimlerden çok daha fazlası sunuluyor. Öğrenci olduğunuz için sinema ve müze biletlerinden tasarruf edebiliyorsunuz. Cep telefonu ve internet bağlantısı satın alırken harika indirimlerle karşılaşabiliyorsunuz. Ek olarak, bazı kuaförler ve araba kiralama şirketleri de öğrencilere indirim yapıyor.
Üniversiteye gitmek, insanların sağlıklı bir yaşam sürmelerine de ön ayak oluyor. Alman üniversiteleri yogadan biniciliğe kadar çeşitli ek kurslar veriyor. Bu kurslar ya tamamen ücretsiz ya da oldukça düşük ücretle veriliyor.
Ev idaresi ve dikkatli planlama yapmak çocuklara küçük yaşlarda sevdiriliyor.
Bütçemizi aşmamamız ve harcamalarımızı dikkatlice planlamamız gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ancak Almanların bizlerden farkı, bu kurala gerçekten uymaları. Ev muhasebesi tutmak için (kâğıt üzerinde ya da elektronik ortamda) defterler ve tablolar her evde bulunuyor. Bu basit alışkanlık büyük bir fark yaratabileceği için süpermarkete giderken mutlaka alışveriş listesi hazırlanıyor. Günümüzde bunun için kâğıt ve kalem kullanmanıza bile gerek yok. Telefonunuzdaki bir uygulamayı açmanız yeterli! En önemlisi Almanlar, paraya değer vermeyi küçük yaşlardan itibaren öğreniyor. Bu ülkede hemen her çocuk, kumbarasını doldurmakla övünüyor.
Giysilerin yanı sıra birçok şeyi paylaşabiliyor ya da takas edebiliyorsunuz.
Alman gıda paylaşımı portallarında hâlâ yenilir durumda olduğu hâlde fazla olduğu ya da görünüşünde ufak tefek kusurlar olduğu için atılacak bir sürü ürünü bulabiliyorsunuz. Ayrıca, her türlü meyveyi ve orman meyvesini ücretsiz olarak alabileceğiniz yerlerin listesini veren özel bir site de var.
"Ailemin her gün tükettiği gıdaların çoğu ’çöpten’ geliyor. Bu bahsettiklerimiz satışa uygun olmadığına karar verilen ürünler. Ne kadar yiyeceğin nedensiz yere çöpe atıldığını bilseniz şaşarsınız. Bu ürünleri doğrudan süpermarketlerden, fırınlardan ve restoranlardan alabiliyorsunuz. 2 hafta önce bir fırından ücretsiz olarak 10 kg ekmek topladım. Bir kısmını galeta ununa dönüştürdüm, bir kısmını dondurucuya koydum, geri kalanını da çeşitli yemekleri hazırlarken kullandım. Dün de eve 9 torba dolusu atılmış ahududuyla ve 4 kavanoz hazır marmelatla geldim! © sunny-mcpharrell / reddit
Boş şişeler bile aile bütçesine katkıda bulunmak için kullanılabiliyor.
Almanya’da boş şişeleri küçük bir ödeme karşılığında geri dönüşüme atmak yaygın bir uygulama. Gerçekten de her gittiğiniz yerde bu imkânı bulabiliyorsunuz. Çoğu süpermarkette her türlü şişeyi atabileceğiniz özel makineler bulunuyor. Doğal olarak insanlar, bunu sadece tasarruf etmek için değil, çevreyi korumak için de yapıyor.
- “Gıda alışverişine giden hemen hemen her Alman, işe boş şişelerden kurtularak başlıyor. Her markette çeşitli boyutlardaki şişeleri kabul eden makineler var. Hacmi ne olursa olsun plastik bir şişe 25 sent, teneke kutular 25 sent, cam şişeler ise 8 sent kazandırıyor. Ufak tefek farklar olabiliyor, ama uygulanan fiyat listesi genellikle bu oluyor. Bu arada, içecek satın alırken bir çeşit depozito ödemeniz gerektiğini de belirtmeliyim. Boş şişeyi geri götürdüğünüz zaman depozitonuzu geri alıyorsunuz.” © Fatalityme / Pikabu
Alman evlerine giden misafirler ikramlara boğulmayı beklememeli.
Bir Alman sizi çay veya kahve içmek için evine davet ederse bu teklifi ciddiye alın. Misafirler (pasta, kurabiye, sandviç ve benzeri) ek ikramlarda bulunulmasını beklememeli. Bunun yanı sıra, kendi tatlılarınızı veya atıştırmalıklarınızı götürmenizde hiçbir sakınca yok.
- “Bir arkadaşımı ziyaret etmeye Almanya’ya ilk kez gittiğim zamanı hatırlıyorum. Bana yeni, olağanüstü bir dünya gibi geliyordu. Bir sürü beklentim vardı. Geleneksel Alman yemekleriyle dolu bir masa hayal ediyordum. Yolda küçük keklerden aldık. İkisi bana, ikisi arkadaşıma. İster inanın ister inanmayın, ev sahibimin pahalı evinde o akşam boyunca tadına bakabildiğim tek ikram o 2 kek oldu.”
Bu Alman yaşam tüyoları hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşın!