Köpeğimizi Strese Soktuğunu Fark Etmeden Yaptığımız 9 Hareket
İnsanlar olarak stres ve onun hakkında konuşmak hayatımızın bir parçası hâline geldi. Hatta hepimiz günlük hayatımızda stresi deneyimliyoruz. Ancak, kulağa ne kadar ilginç gelse de köpekler de tıpkı insanlar gibi çeşitli durumlarda stres yaşayabiliyor. Strese giren bir köpek, aşırı hareketlilik, ilgisizlik, davranış değişiklikleri ya da tekrarlayan davranışlar gibi birçok belirti gösterebilir. Bunların yanı sıra, tüylü dostunuzu üzmeyi asla istemeseniz de gösterdikleri bu belirtileriyle başa çıkma yöntemlerinizle onları daha çok strese sokabilirsiniz.
İşte, bu yüzden, köpekler için stresin ne anlama geldiğini bilmek oldukça önemlidir. Olumlu Bak ekibi olarak, tüylü dostunuz için hep en iyisini yapmak istediğinizi biliyoruz. O yüzden, nelerin köpeklerde strese sebep olduğunu ve onlarla nasıl başa çıkabileceğinizi anlayabilmek için bir araştırma yapmaya karar verdik. Ayrıca, makalemizin sonunda yer alan bonus kısmına bakmaya unutmayın!
1. Köpeğinizi uzun süre yalnız bırakmak
Ayrılık kaygısı ve stres, yalnız kalmaya alışkın olmayan genç köpeklerde oldukça sık görülen bir durumdur. Yaşlı köpekler de kendi kendilerine bakma konusundaki normal yeteneklerini kaybettikleri için ayrılık kaygısından etkilenir. Yalnız kalmaktan kaynaklanan stres, eve döndüğünüzde ya da dışarı çıktığınızda, zarar verici davranışlar, sürekli havlama ya da hırlama olarak kendini gösterebilir. Hatta bazı köpekler tepki göstermek için evin içine tuvaletlerini bile yapabilir.
Uzmanlar, sahiplerinden ayrı kalmaya alışabilmeleri için köpeklerin 6-8 saatten fazla yalnız bırakılmamasını öneriyor. Evden ayrılmadan önce, tüylü dostunuzun kaçmasını önlemek için kapıları ve pencereleri kontrol edin. Yeterince suları ve yiyecekleri olup olmadığına bakın ve oyalanabilmeleri için oyuncaklarının olduğuna emin olun. Ayrıca, evden çıkmadan önce yaklaşık 20 dakika köpeğinizle ilgilenmeyin. Geri geldiğinizde de aynısını yapın ve sakinleşene kadar köpeğinizi sevmeyin. Ardından, birlikte vakit geçirmeye başlayabilirsiniz.
2. Köpeğinizi çok sıkı bir tasma ile dolaştırmak ve tasmasız koşmasına hiç izin vermemek
Köpekler için dışarıda hareket etmenin gerekli olduğu ve koşarken enerji harcamaktan hoşlandıkları herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu, özellikle de apartmanda yaşayan ve evde hareket etmek için yeterli alanı olmayan köpekler için geçerlidir. Eğer yaşadığınız şehir, köpeğinizin tasmasız olarak dolaşması için uygun değilse, köpeğinizin tasmasını ne kadar sıkı tuttuğunuza dikkat etmelisiniz. Sıkı tutulan tasma, köpeğinize sadece (sırt incinmeleri gibi) fiziksel zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda strese girmesine de neden olur. Stres, köpeğinizin davranışlarını da etkiler.
Evcil hayvanınızı, onu serbest bırakabileceğiniz ve özgürce koşmasına izin verebileceğiniz bir meydana, parka veya açık alana götürmeye çalışın. Bunu haftada en az birkaç kez yapmak, köpeğinizin strese girmesini önlemek ve fiziksel olarak iyi bir durumda olmasını sağlamak için iyi bir seçenektir. Ancak, belli bir sebepten dolayı köpeğinizin tasmanı çıkaramıyorsanız, rahatça koşabilmeleri için tasmasını gevşek tutabilirsiniz. Elbette, büyük bir köpeğiniz varsa bunu yapmak çok kolay olmayacaktır. Ancak, yine de birçok farklı seçeneğiniz olduğunu unutmayın. Örneğin, göğüs tasması alabilirsiniz. Göğüs tasmaları, köpeğinizi strese sokmadan dolaştırmanıza yardımcı olacaktır.
3. Katı bir şekilde davranmak
Yapılan bir araştırmaya göre, düşmanca bir ortamda yetişen köpeklerin stres problemi çekme olasılığı daha yüksektir. Sık sık cezalandırmak, bağırmak, tasmasını çekmek ya da sırtlarına bastırarak oturmaya zorlamak, köpeğinizin kaygı duymasına neden olur. Ayrıca, köpeğinizin huysuzlanmasına ve diğer köpeklerle oynamak istememesine de yol açabilir.
Çok sert davranmak yerine, olumlu pekiştirme yöntemini deneyin. Köpeğiniz, ona verdiğiniz bir talimata uyduğunda onu tebrik edin, sevin ya da ödül maması verin. Eğer talimatınızı sizin istediğiniz gibi yerine getirmezse, asla köpeğinize vurmayın ya da bağırmayın. Yalnızca net bir şekilde “Hayır!” deyin ve ardından görmezden gelin. Köpeğiniz, siz davranışınızı tekrarladıkça sonunda ne istediğinizi anlayacaktır.
4. Köpeğinizi çok yüksek seslere maruz bırakmak
Tiz sesler, havai fişekler, trafik gürültüsü, korna veya diğer benzer sesler gibi çok yüksek seslere sürekli maruz kalmak herkes için streslidir. Keza bu, köpekler için de geçerlidir. Ancak, köpekler bizden farklı olarak sesin nereden geldiğini anlayamaz. Bu nedenle, yalnızca sesten korkarlar, kalp atışları hızlanır ve stres seviyeleri birdenbire yükselir. Sesler duyduğunuzu ve bu seslerin nereden geldiğini bilmediğinizi bir hayal edin! Oldukça korkutucu olacağı kesin.
Köpeğinizin böyle durumlarda strese girmesini önlemek için, kendisini güvende hissetmediğinde girebileceği bir sığınağı olması oldukça önemlidir. Büyük ihtimalle, sığınacağı yeri kendisi seçecektir; bu yer yatağın ya da masanın altı veya büyük bir kutu olabilir. Köpeğinizi, kendisini güvende hissettiği yerden çıkarmaya çalışmayın. Sakinleşmesine ve kendi istediği zaman oradan çıkmasına izin verin. Köpeğinizi yüksek seslere maruz bırakmayın, eğer sesten kurtulmak mümkün değilse, hafif müzikler açmayı deneyebilirsiniz.
5. Koklamak istediği şeyleri koklamasını engellemek
Köpekler, her köşeyi koklayarak çevresi ve diğer köpekler hakkında bilgi toplar. Aynı şeyi diğer köpekleri koklayarak da yaparlar. Örneğin, köpeğinizi yürüyüşe çıkardığınızda ve koklamalarını engellemek için tasmasından çektiğinizde, aslında bir bakıma köpeğinizin çevresi hakkında bilgi almasını engellemiş olursunuz.
Bir köpeğin burnu çok özel bir araçtır ve onu kullanmak, köpeklere çevrelerini saran dünyaya dair ikinci bir bakış açısı kazandırır. Aslında, düşündüğünüzde bu harika bir özelliktir. Bu yüzden, bir dahaki sefer köpeğinizi yürüyüşe çıkardığınızda, karşısına çıkan her şeyi koklamasına izin verin. Köpeğiniz bir yerde durursa sabredin ve koklamayı bitirmesini bekleyin. Bırakın, koklamanın keyfini rahatça çıkarsın.
6. Çok fazla sarılmak veya sık sık yüzüne dokunmak
Sevgi gösterileri, tipik insan davranışıdır. Ancak köpekler, bu hareketleri bizim gibi algılamaz. Hatta, çoğu köpek, onlara çok yakın davrandığımızda rahatsızlık, endişe veya stres belirtileri gösterir. Yüzlerine dokunmanızdan veya okşamanızdan da hoşlanmazlar. Özellikle de bu tarz sevgi gösterileri bir yabancıdan geliyorsa. Bir elin yüzlerine yaklaştığını gördüklerinde, kolayca o kişinin kendilerine vuracağını düşünebilirler.
Onlara sımsıkı sarıldığınızda veya yüzlerini okşamaya çalıştığınızda esnediklerini, kulaklarını düşürdüklerini, başka yöne baktıklarını, homurdandıklarını veya ayrılmak için ayağa kalktıklarını fark edebilirsiniz. Bu, basitçe böyle bir yakınlık istemedikleri anlamına gelmektedir. Ancak, bütün köpekler aynı değildir. Bazı köpekler kucaklanmaktan oldukça hoşlanır ve hatta sizden onları kucaklamanızı ister. Fakat, aksini gösteren işaretlerle karşılaşırsanız, bu hareketleri yapmayın. Elinizi burunlarının hizasına getirip yavaşça ve sakince size gelmelerini beklemek en iyi yöntem olacaktır.
7. Aynı tür davranışlar için farklı kelimeler kullanmak
Köpeğinizle her söylediğinizi anladığını varsayarak konuşmanız oldukça doğaldır. Ancak, her talimatınız için her zaman aynı sözcüğü kullanmaya çalışın; yat, gel, dur ya da otur gibi. Eş anlamlı sözcüklerden olabildiğince kaçının. Evcil hayvanınız, “Bunu bana getir” ve “Git şunu al” diyerek aynı şeyi söylemeye çalıştığınızı anlamayacaktır. Bu da farklı kelimeler kullandığınızda, köpeğin kafasının karışacağı anlamına gelir. Çünkü, sizin onlardan bir şey yapmasını istediğinizi görecek, ama bunun ne olduğunu bilemeyecektir.
Talimat verirken sesinizin tonunu kontrol ettiğinizden emin olun. Ayrıca, beden dilinize de dikkat edin. Köpeğiniz, görsel uyaranlara çok daha iyi tepki verir. Nesnelere işaret etmek veya parmak şıklatmak, onlarla iletişim kurmanın etkili yollarındandır. Öğrettiğiniz talimatları tekrar etmeniz sizin yararınıza olur. Köpekler, bir rutinlerinin olmasını sever. Bu yüzden, ona daha önce öğrettiklerinizi gözden geçirmek için günde birkaç dakika harcamaktan çekinmeyin.
8. Köpeklerinize kıyafet giydirmek
Köpekler, birkaç parça kıyafet giymeye kedilere göre daha olumlu yaklaşır. Bazı türler, özellikle kıyafetler kendilerini koruduğu sürece kıyafet giymekten hoşlanır. Ancak, çoğu köpeğin kıyafet giymeye ihtiyacı bile yoktur. Çünkü, kıyafetlerin içinde kendilerini oldukça rahatsız hisseder ve sinirlenirler.
Kıyafet giydirmeye çalıştığınızda tüylü dostunuzun nasıl tepki verdiğine bakmalısınız. Eğer sinirli davranıyor ve kaçmaya çalışıyorsa, bundan vazgeçmelisiniz. Köpeğinizi, yapmak istemediği şeyleri yapmaya zorlamayın. Kıyafet giymeye zorlamak, sadece köpeğinizi büyük bir stres içerisine sokmakla kalmaz, ayrıca, köpek giysilerinin yapıldığı malzemeler derilerine zarar verebilir.
9. Belli bir rutine uymamak
Köpekler, alışkanlıkları olmasını seven hayvanlardır. Günlük bir rutininizin olması, köpeğinizin kendisini daha mutlu ve güvenli hissetmesini sağlayacak ve hatta gelecekte yaşanacak değişiklere de uyum sağlamasına yardımcı olacaktır. Diğer bir yandan, belirli bir rutini olmayan hayvanlar strese ve depresyona girme ve günlük davranışlarında kaygı gösterme eğilimindedir.
Köpeğiniz yavruyken, bir rutin oluşturmanız daha iyi olur. Uyku, yemek, tuvalet, yürüyüş ve oyun saatleri için belirli bir program oluşturun. Oluşturacağınız bu rutin, köpeğinizle aranızdaki bağın güçlenmesini sağlayacaktır. Programa saygı duyduğunuz sürece, dengesinin bozulmasından korkmadan köpeğinizi yeni aktivitelerle tanıştırabilirsiniz.
Bonus: Siz stresliyseniz, köpeğiniz de strese girer.
Tüm bunların yanı sıra araştırmalar, köpeklerin, sahiplerinin ruh hâllerini yansıttığı sonucunu ortaya çıkardı. Kısacası, siz stresliyseniz, büyük ihtimalle tüylü dostunuz da sizin gibi strese girecektir. Bilim insanları, bu durumu belirleyebilmek için araştırmada yer alan hem köpeklerin hem de sahiplerinin stres hormonu olan kortizol seviyelerini ölçtü. Temel olarak, sonuçların her iki durumda da senkronize olduğunu buldular: Kortizol seviyesi yüksek olan insanların köpeklerinin de kortizol seviyesi yüksek çıktı. Düşük seviyelerde kortizol hormonu olan insanların köpeklerinin de kortizol seviyesinin düşük olduğu görüldü.
Bu sonuçlar, insanlar ve köpekleri arasındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu vurguluyor. Ayrıca, köpeklerimizin sağlığına nasıl daha iyi bakabileceğimiz konusunda farkındalık yaratmaya da yardımcı oluyor. Buna, kendi iyiliğimizi gerçekten önemseyerek başlamalıyız. Yani, evcil hayvanınızın farklı davrandığını fark ederseniz, kendinize nasıl hissettiğinizi sorabilir ve rahatlamanın yollarını arayabilirsiniz. Ardından, ikinizde arkadaşlığınızı doya doya yaşamaya devam edebilirsiniz.
Normalde yaptığımız başka hangi hareketler köpeklerimizi strese sokuyor olabilir? Siz küçük arkadaşınızın daha iyi hissetmesi için neler yapıyorsunuz? Bu arada, köpeğinizin sağlığıyla ilgili herhangi bir şüpheniz ya da sorunuz varsa, emin olabilmek için bir veterinere danışmanın her zaman en iyi seçenek olduğunu unutmayın.