7 Farklı Gezegende Yaşasaydık Böyle Görünürdük
Stephen Hawking, bir keresinde uzaya taşınmaya sadece 100 yılımız olduğunu söylemişti. Bu, aslında korkutucu derecede yakın bir tarih; çünkü kabul edelim ki uzayda hayatta kalmakta biraz zorlanırdık. Orada sadece birkaç saat geçiren astronotlar bile döndüklerinde genellikle sağlık sorunlarıyla karşılaşıyor. Evrendeki gezegenlerin çoğu, biz dünyalıların yaşaması için uygun bir ortama sahip değil. Farklı gezegenlerde hayatta kalabilmek için görme gücümüzü, nefesimizi ve denge sistemimiz gibi özelliklerimizi değiştirerek kendimizi geliştirmemiz gerekir. Ama bir deneyelim bakalım...
Olumlu Bak ekibi olarak, farklı gezegenlerde nasıl görüneceğimizi gözümüzün önüne getirmeye çalıştık ve tahminlerimizi sizinle paylaşmak istiyoruz.
1. Mars
Mars’taki yer çekimi Dünya’dan daha düşük, ayrıca Mars, Güneş’ten daha uzak. Bu, daha az güneş ışığı göreceğimiz anlamında geliyor. Mars’ın ince atmosferi nedeniyle koruyucu bir manyetik alanı da yok ve üstündeki her şey bu yüzden radyasyona maruz kalıyor. Bazen kuvvetli rüzgârlar, tüm gezegenin etrafında korkunç toz fırtınaları yaratıyor ve toz, aylar sonra bile kalmaya devam ediyor.
- Görünümünüz: Zayıf yer çekimini telafi edecek sağlam bir yapıyla muhtemelen uzun boylu olurduk ve uzaktaki Güneş’i daha iyi algılamak için de gözlerimiz daha büyük olurdu. Vücudunuzun kendisini radyasyondan korumak için pigmentasyonunu melaninden (havuç, domates ve portakala turuncu rengini veren pigmentler olan) karotenoidlere değiştirmesi gerekirdi. Yani muhtemelen turuncu bir cilde sahip olurduk!
Hayal gücümüzün sınırı yok, bu yüzden Mars görünümünün daha “insansı” bir formunu yaratmaya karar verdik.
2. Jüpiter
Jüpiter’in yüzeyinde yaşamak, gerçek bir yüzeyi olmadığı için zor olurdu, çünkü gezegen tamamen gazdan oluşuyor. Ancak bu, uzayda asılı duran dev bir bulut olduğu anlamına gelmiyor. Atmosferinden daha derinlere inerseniz gazın yoğunlaşarak sıvıya dönüştüğünü görürdünüz. Yani Jüpiter’in bir katmanı, su yerine hidrojenden oluşan bir okyanustan ibaret.
- Görünümünüz: Yüksek basınç, aşırı sıcaklıklar ve akışkan bir ortamda, aynı koşullarla, ancak daha küçük ölçekte uğraşan derin su sakinlerinden biraz ilham almamız gerekiyor. Hayatta kalabilmemiz için Jüpiter’in radyasyonundan korunmamızı sağlayan kabukları olan büyük tespih böceklerine benzememiz gerekirdi.
3. Satürn
Gaz hâlindeki komşusu Jüpiter gibi, Satürn de katı toprağı ve güçlü rüzgârları olmayan devasa bir hidrojen ve helyum bulutu. Aynı Jüpiter gibi o da içlerine indikçe yoğunlaşıyor, ancak çekirdeği çok daha küçük. İkonik halkaları ise sayısız buz parçacığından oluşuyor. Bu yüzden, ne yazık ki üzerlerinde hiçbir şey yaşayamıyor. Satürn’ün ortalama yoğunluğu sudan daha az ve bu, sığabileceği bir küvet olsa bu dev gezegenin yüzeceği anlamına geliyor.
- Görünümünüz: Satürn’ün yoğun sisi içinde hareket etmenin tek yolu bir denizanası gibi süzülmek. Yani, kendinizi yukarı itmek için şemsiye şeklinde bir vücudunuz olurdu ve basınç altında ezilmesin diye iskeletiniz olmazdı!
4. Merkür
Merkür’de hayat oldukça zor olurdu, çünkü bu küçük gezegen Güneş’e en yakın olan gezegen. Aldığı güneş ışığı ise Dünya’dakinden 7 kat daha büyük. Hiçbir güneş kremi sizi böyle bir sıcaklıktan koruyamaz. Merkür’ün sıcaklığı aşırı derecelerde değişkenlik gösteriyor: Gündüz 430 °C iken gece olunca −180 °C’ye kadar düşüyor. Tüm bunlara sürekli olarak gök taşı yağmurları ve depremler eşlik ediyor. Bonus olarak, burada solunacak atmosfer veya hava bulunmuyor.
- Görünümünüz: Et ve kemik, bu ağır koşulları asla kaldıramaz. Bunun yerine, buradaki insanların derisi titanyum gibi yansıtıcı bir metale benzer bir maddeden olurdu. Solunum sistemine ihtiyaç olmazdı ve güzel metal yüzünüz burunsuz olurdu. Gözleriniz ise güneşe maruz kalmaktan korunmak için muhtemelen kalın bir güneş gözlüğü gibi görünürdü.
5. Venüs
Merkür’den daha zor bir yer varsa o da Venüs’tür. Buradaki sıcaklık 471 °C’ye kadar ulaşıyor ve atmosfer o kadar kalın ki sera etkisi yaratıyor. Kupkuru olan yüzeyi ise volkanik patlamalar, kasırga rüzgârları ve şimşekler gibi sürprizlerle dolu. Tüm bunlar da yetmezmiş gibi buradaki basınç, kendinizi su altında 1,6 kilometredeymişsiniz gibi hissetmenize yol açar ve bitmeyen bir baş ağrısına sebep olur.
- Görünümünüz: Ne yazık ki Venüs’te hayatta kalabilecek tek şey mikroplar. Venüs, bir insan uzay aracını, hatta herhangi bir metali bile yiyip bitirir. Ayrıca Venüs’ün atmosferi, oksijen soluyan her şey için zehirli olan, ancak mikroplar için yaşam anlamına gelen fosfin içerir.
6. Uranüs ve Neptün
Buzlu, karanlık ve kuvvetli rüzgârlarla boğuşan Uranüs ve Neptün, çoğunlukla metan, su ve amonyak gibi soğuk sıvılardan oluşuyor. Katı bir yüzeyleri yok ve atmosferleri yavaş yavaş gezegenlerin çekirdeğinin etrafındaki suya karışıyor. Buradaki yer çekimi Dünya’dan daha güçlü ve her şeye daha fazla baskı uyguluyor.
- Görünümünüz: Güçlü yer çekimi kuvveti sebebiyle daha kısa ve daha tıknaz, ancak kaslı bir vücuda ve soğuğa karşı daha kalın bir cilde sahip olurdunuz. Akışkan ortamı göz önünde bulundurarak, en iyi seçeneğiniz mavi gezegenlerin etrafında yüzen bir kozmik balina veya denizayısı olmak olurdu.
7. Plüton
Güneşten en uzak gezegen, beklenilen şekilde dondurucu bir soğuklukta ve buzla kaplı. Yer çekimi kuvveti zayıf ve çok ince bir atmosfere sahip. Plüton’a kadar ulaşabilen Güneş, ufuktaki bir noktadan başka bir şey değil. Plüton’daki Güneş, Dünya için Ay gibi, bu yüzden pek ışıklı bir yer olduğu söylenemez. Ancak bilim insanları, Plüton’un yüzeyinin altında bir su okyanusu ve daha güzel bir hava olabileceğini öne sürüyor.
- Görünümünüz: Dünya’daki bazı böceklerin ve balıkların sahip olduğu gibi donmalarını önleyen özellikleri olan yaratıklarından notlar almalıyız. Düşük yer çekimi kasları ve kemikleri küçültür ve omurlar arasındaki boşluğu genişleterek bizi daha uzun hâle getirirdi. Omurganız çoğunlukla işsiz olacağından duruşunuz da değişirdi. Yani muhtemelen uzun boylu, ince ve biraz örümceklerinkini andıran ince uzuvlar ile kavisli bir omurgaya sahip olurdunuz!
Uzaya gitmek ister miydiniz Hangi gezegeni ziyaret etmek isterdiniz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşın.