Kimsenin Sahip Olmak İstemeyeceği Çılgın Akrabalar Hakkında 14 Hikâye
Akrabalar birbirlerinden oldukça farklı olabilir. Bazılarının yanında kendinizi güvende hissedersiniz ve ne olursa olsun yanınızda olacaklarını bilirsiniz. Ancak, bazıları sizi yorabilir, hatta bazı durumlarda paranızı alır ve artık nasıl oluyorsa, sizi hâlâ kötü bir insan olarak görebilirler. Akrabalık derecesi arttıkça yaşattıkları duygusal yıkımlar da daha etkili olur.
Bu listedeki anılar, pek herkesin deneyimlemek isteyeceği türden değil. Olumlu Bak ekibi olarak, bu hikâyeleri okurken, bahsi geçen bazı kişilerin size tanıdık geleceğinden eminiz. Ayrıca, bu yazımızın sonundaki bonus hikâyede, davranışlarındaki yanlışlığı bir türlü göremeyen, görse bile çok büyük ihitmalle bundan utanmayacak bir akrabayla karşılaşacaksınız.
- Dün işten çıktıktan sonra eşimi ve çocuklarımı aldım ve kır evimize gittik. Eve vardığımızda, buzdolabının neredeyse bomboş olduğunu fark ettik. Ancak, en son geldiğimizde birkaç yiyecek bırakmıştık. Ardından, saunamıza gittik ve her zaman temiz bırakmamıza rağmen oldukça dağınık olduğunu gördük. Son geldiğimizde temizlemeyi unuttuğumuzu düşündük. Saunanın keyfini çıkarırken bir anda, kuzenimin ailesi ve arkadaşı geldi ve “Siz hafta içi burada ne yapıyorsunuz?” dediler. Sinirden deliye döndüm, kötü sözler sarf ettim ve ardından onları evden gönderdim. Sonra anlaşıldı ki eşim, 6 ay önce kuzenime bir doğum günü kutlaması için evin anahtarını vermiş ve onlar da sözde anahtarları geri vermeyi unutmuşlar. Geçen hafta da buradalarmış ve bıraktığımız yiyecekleri yemişler. O yüzden, bütün kilitleri değiştirdim. Bir de üstüne üstlük beni, söylediğim kötü sözler nedeniyle polise şikayet etmekle tehdit ettiler. © al56.81 / Pikabu
- Büyükannem ve büyükbabam küçük bir kasabada, küçük, yıpranmış bir evde yaşıyorlardı. Buraya koca bir mahalle inşa edilecekti ve büyükannemlere bunun için bir arazi temin edilmişti. Burası tam olarak aynı yerde olmasa da aynı caddedeydi. 10 yıldan fazla bir süre sonra, büyükannem ve büyükbabam ölünce ve ben büyüyünce oraya geri dönmeye karar verdim. Arazi bana kaldı ve bu araziye büyük bir ev inşa ettim. Birkaç yıl sonra teyzem ziyarete geldi, etrafına baktı ve “Yaz için torunlarımla senin evine geleceğim.” dedi. Ona bir kocam ve 3 çocuğum olduğunu ve ne ona ne de torunlarına yerim olmadığını söyledim. Birkaç gün kalabilirdi, ama bundan fazlası olamazdı. Teyzem yalandan ağladı ve “Ne yani, babamın evinde kalamayacak mıyım?” dedi. Onu, büyüdüğü evin bulunduğu boş araziye götürdüm ve “Burada istediğin kadar yaşayabilirsin.” dedim. Artık benimle konuşmuyor. © BabulyaIra / Pikabu
- 5 yıldır New York’ta yaşayan bir arkadaşım bana bu hikâyeyi anlattı. 2 arkadaşıyla birlikte büyük bir apartman dairesi kiralıyorlar. Annesi, arkadaşımı arıyor ve şöyle diyor:
— Merhaba, canım. Halan beni aradı. Onu en son 10 yıl önce Jimmy’nin partisinde görmüştün. O ve ailesi New York’a gelmek istiyorlar. Onlara yardım edip, karşılamalı ve etrafı gezdirmelisin. Ayrıca, senin yanında kalmak istiyorlar. Bu yüzden, ev arkadaşlarına söyle de 1 haftalığına kalacak başka yer bulsunlar.
— Olmaz, anne. Ev arkadaşlarım da eve kira ödüyor. Eğer New York’a gelmek istiyorlarsa, otelde kalsınlar. Bir geceliğine kalabilirler, ama bir hafta olmaz.
40 dakika sonra, halası arkadaşımı arıyor, New York’un onu değiştirdiğini ve yardıma ihtiyacı olduğunda artık onlardan yardım beklememesi gerektiğini söylüyor. Arkadaşım da 26 yıl halasının yardımı olmadan gayet iyi idare ettiğini ve bundan sonra da iyi olacağını söylüyor. © qreativnay / Pikabu
- Evlendiğimiz ilk zamanlarda, eşimin annesi cumartesi günleri sabah erkenden bizi arardı. Cumartesi günleri geç uyandığımızı da biliyordu. Beni arayıp oğluna sabah kahvaltısı için ne yaptığımı ya da daha kahvaltı hazırlamadıysam kalkıp hazırlamamı söylerdi. “Gömlekleri temiz görünmüyor.” gibi şeyler söylerdi. Bu, bir süre böyle devam etti. Kocama, annesiyle konuşmasını, sabahları erkenden aramayı bırakmasını söylemesini istedim. Bu ricama rağmen hiçbir şey değişmedi.
Ben de bu saçmalığı kendim bitirmeye karar verdim. Eşim işteyken bütün eşyalarını topladım. O gün onu işten aldıktan sonra, doğrudan annesinin evine gittik. Yoldayken, eşim neden annesinin evine gittiğimizi sordu. Ben de basitçe anneni görmek için diye yanıtladım. Oraya vardığımızda, bagajdan valizi çıkardım ve eve doğru yürüdüm. Eşimin annesine, eğer oğluna daha iyi bir eş olacağını düşünüyorsa, oğlunu geri alabileceğini söyledim. Valizi bıraktım ve eve döndüm. Eşimin ne kadar sinirlendiğini anlatamam, ama yine de anneciğiyle konuştu ve sabah aramaları bir son buldu. © Rob Williams / Quora
“Her ne kadar erkek kardeşim (sağdaki) ve ben (soldaki) bu fotoğraf yeryüzünden silinsin diye dua etsek de amcamız bu fotoğrafı derinliklerden çıkardı ve Facebook’ta profil fotoğrafı yaptı...”
- Erkek kardeşim, oğlumun bebek mobilyalarını ödünç almak istedi. Ben Texas’ta, o da North Carolina’da yaşadığından, bu (son derece pahalı) el oyması mobilyaları, istedikleri kadar kullanıp geri vermeleri için kardeşime ve karısına gönderdim. Ancak, mobilyaları oğluma ve onun çocuklarına düğün hediyesi olarak verebilmek için geri istediğimi açıkça ilettim. Bu, 24 yıl önceydi. Zamanında, söz konusu maun oymalı bir beşik ve uyumlu tuvalet masası ile bebek yatağı bana 2.400 dolara mal olmuştu. Nakliyenin de çok pahalı olduğunu söylemem lazım. Aylar sonra kardeşim bana bebeği kaybettiklerini söyledi. Mobilyalarımı iade etmelerini istemeden önce birkaç ay beklemeye karar verdim. Sormak konusunda kendimi rahat hissettiğimde, kardeşimin karısının, oğlumun yeri doldurulamaz bebek mobilyalarını bir bahçe satışında SATTIĞINI öğrendiğimde şok oldum! Neden mi satmış? Çünkü, “bebeği kaybettikten sonra tatile ihtiyacı varmış!” © Wendy Marie Wortham / Quora
- Kocamla birlikte ikimiz yaşıyoruz. Ancak, eve erken gelmeye başladığımda, eşyaların olması gereken yerde olmadığını ve yiyeceklerin azaldığını fark ettim. Bir gün hastalanıp eve çok erken geldiğimde bütün sır ortaya çıktı. Kapıyı açtım ve ne göreyim: Kocamın annesi evdeydi. Evin anahtarının bir kopyasını yaptırtmıştı ve biz yokken evimizde vakit geçiriyordu. Kayınvalidelerle ilgili birçok hikâye duydum, ama sanırım benimki birinciliği hak ediyor. © Overheard / VK
- Bir keresinde ayağımı kırdım. Bu yüzden, evin düzenine yardım etmesi için kocama ve büyük oğluma güvenmem gerekiyordu. Yaralanmamdan birkaç gün sonra kayınvalidemi aradım ve ona olanları anlattım. Ziyareti sırasında sabırlı ve düşünceli olmasını istedim. Ayrıca, bu seferlik çocuklara biraz yardım etmesini ve biraz da kendi dağınıklığını kendisinin toplamasını rica ettim. Kayınvalidem bana, hem oğlumdan hem de kocamdan çok şey beklediğimi ve bencillik ettiğimi düşündüğünü söyledi. Tek bir bulaşık yıkamadı, hatta kendi bulaşıklarını lavaboya bile götürmedi. Doğum günü pastası yapmak yerine satın almam, sıfırdan hazırlamak yerine hazır domates sosuna para vermem ya da kocamın merdivenlerden inip çıkmama ve arabaya binememe yardım etmesi, onu pek memnun etmedi. Tüm eleştirilerini zarafet ve onurla karşıladım. 3 ay sonra kızımın ve diğer oğlumun doğum günleri için yanımıza geri geldi. Ziyaretinden 2 gün önce kayınpederimden, karısının korkunç ayak ağrısı çektiğini ve ziyareti sırasında ona ekstra sevgi ve ilgi göstermemi rica eden bir mesaj aldım. Sinirlendim ve mesajını sildim. Yaklaşık 3 gün kanepemde oturdu, inledi ve şikâyet etti. Suratıma kahve fırlattı, bağırdı ve (parasını ödediğim) mimarıma beni dinlememesini söyledi. Havaalanına giden metroya binmesi için onu istasyona götürürken nedense acısı kayboldu. © Sarah Infante / Quora
- Kendim ve ailem için içi geniş, çok rahat bir araba satın aldım. Yazın her hafta sonu şehir dışında olan yazlığımıza ailemi ve de eşimin ablasının ailesini götürüyorum. Sadece gazın parasını bana ödetmekle kalmıyorlar, aynı zamanda kedilerini de yanlarına alıyorlar! Hayvan, yol boyunca bağırıyor, her şeyi tırmıklıyor ve onun ardından pisliği benim temizlemem gerekiyor! Bir keresinde kediyi özel bir çantada taşımalarını söylediğimde bana çok kızdılar. Sonraki sefer otobüse bindiler, ne kadar zor olduğunu anladılar ve ardından bir çanta aldılar. Şimdi, arabamdan her indiklerinde, bana bir iyilik yapıyormuş gibi davranıyorlar. © superomsk / Pikabu
- 22 yaşındayken, halalarım, amcalarım, kuzenlerim, kısacası bütün ailem neden hâlâ evlenmediğimi soruyordu. Bütün çocukluğumu ve 20’li yaşlarımın başını tutucu bir kasabada geçirmiştim. Bu tarz yerlerdeki insanlar genelde oldukça kadın düşmanıdır ve kadınlar, onların gözlerinde ancak bir erkeğin yanındaysa değerlidir. Kadının kendi başarılarının, yeteneklerinin vs. hiçbir önemi yoktur. Akrabalarımın gözünde, kilo vermemin bile tek nedeni koca bulabilmekti. Halamın “çöpçatan” bir tanıdığı vardı. Bu çöpçatan, halama yirmilerinin sonunda “iyi bir işi olan ve saygıdeğer bir aileye mensup” birinin fotoğrafını göstermiş. Bu adama Ajay diyelim. Bu arada, ne benim ne de babamın neler olup bittiğinden haberi var. Bir akşamüstü, sanırım bir pazar günüydü, ben evde yokken, halam eve gelmiş ve babama “kızını güzelce giydir ve güzel görünmesini sağla.” demiş. Çünkü, o akşam Ajay ve ailesi beni görmeye gelecekmiş. Öyle bir şekilde söylemiş ki, sanki bana ve babama büyük bir iyilik yapıyormuş gibi görünüyormuş. Babam da ona, önce benimle konuşması gerektiğini ve birinin ailesinin öylece gelip gelemeyeceğinin, bu konuda ne söyleyeceğime bağlı olduğunu söylemiş. Eve geldiğimde, bu durum hakkında halama oldukça kaba davrandım. Şok olmuş görünüyordu ve benim için “böyle harika bir genç adam” bulmak için yaşadığı onca sıkıntıdan sonra nasıl böyle bir şey söyleyebildiğimi sordu. Bir süre sonra gitti, ama olay orada bitmedi. Büyükannem, babama, benim rızam olsun ya da olmasın, bu birlikteliği kabul etmesi için duygusal olarak şantaj yapmak için yemek yemeyi bıraktı. Şeker hastası olduğu için sağlığı bozulmaya başladı. Gerçi, görücü usulüyle evlenmeyi kabul etmeyeceğimi halama söyledikten sonra, o ve büyükannem bu gösteriye bir son verdiler. © shygirlturnedsassy / Reddit
- Erkek kardeşim ve karısı birkaç haftalığına benim evimde kalıyordu. 24 saat çalışıyordum ve 3 gün izin yapıyordum, bu yüzden evde sık sık yalnız kalıyorlardı. Onlar gitmeden önce oturup konuşmaya karar verdik. Bu konuşma, erkek kardeşimin eşinin, çekmecede bulduğu bütün günlükleri okuduğunu itiraf etmesiyle sonuçlandı. 25 yaşındayım ve 11 yaşından beri günlük tutuyorum. Günlüklerin her sayfasında hayatımdan parçalar var. Günlüklerimde o kadar çok gizlediğim şey var ki, başkasının bunları biliyor oluşu midemi bulandırıyor. © Overheard / Vk
- Karımın teyzesi ve oğlu bir süreliğine bizde kalmak istedi. Biz de kabul ettik. Hatta, kendilerinin evi gibi kullanmalarını ve buzdolabından istediklerini alabileceklerini söyledik. Bizimle kaldıkların bütün bir hafta boyunca yiyeceklerini eksik etmedik ve kadın, oğluna meyveli yoğurt dışında bir şey almadı. Bir gün işten sonra buzdolabında 5 tane meyveli yoğurt olduğunu gördüm. Canım çekmişti ve bir tanesini alıp yedim. Karımın teyzesi, yiyeceğini aldığım için sinirlendi. Ben de ona artık buzdolabından bir şey alamayacağını söyledim. O da “Nedenmiş, neden yiyeceklerinizden alamıyorum? Git ve bize meyveli yoğurt al.” dedi. Ben de evimizden ayrılmasını rica ettim. Karım evde değildi, ama döndüğünde bana hak verdi. © ktoTOneJA / Pikabu
Bonus: “Galiba bu sefer can sıkıcı akraba benim.”
10 yaşındayken yengemin ailesinin evinde kalıyordum. Yengemin annesi bana oldukça kibar davranıyordu; yemem için kurabiye, kuru yemiş ve meyve veriyordu. Yemek yemeyi her zaman sevmişimdir. O yüzden, teklif ettiği yiyecekleri hiç geri çevirmedim ve orada kalmak çok hoşuma gitmişti. Eve dönerken kadın bana, “Erkek kardeşin geldiğinde oldukça mütevazı davranmıştı. Verdiğim hiçbir şeyi yemedi, sen ise verdiğim her şeyi yedin. Sen bir kızsın, böyle davranmamalısın.” dedi. Birisi kibarlıktan bir şey vermeyi teklif ettiğinde reddetmeyi böyle öğrendim. Çünkü, görünüşe göre senin de kibar görünmek için reddetmen gerekiyormuş. Ama ben, bana sunulanları hiç geri çevirmiyorum. © KAGONEI / Pikabu
Daha önce sizin de başınızdan böyle olaylar geçti mi? Yorumlarda bizimle paylaşın.