Dansçıdan Kötü Kahramana, Natalie Portman, Güzel Bir Yüzden Daha Fazlası Olduğunu Kanıtlamak İçin Oyunculuk Kariyerinde Nasıl Yükseldi
Natalie Portman, fantastik, bilim kurgu ya da tarihi, türü ne olursa olsun her türlü filmde farklı rolleri canlandırabilen bir oyuncu. Bu oyuncu, çok küçük yaşlarda başlamış olmasına rağmen film sektöründe kalıcı olmayı başardı ve rollerini nasıl çözmesi gerektiğini öğrenebilmek için önemli bir dönüşümden geçti. Ayrıca, bu kariyeri inşa ederken bir yandan da üniversitede okumaya devam edip, akademik alanda kabul görmek için savaşmak zorunda kaldı.
Olumlu Bak’ta, kariyerinin dönüm noktalarını bulmak için filmografisini inceledik. Ayrıca, yıllar içinde üniversite eğitiminin, oynadığı her karakterini derinlemesine araştırmasına nasıl yardımcı olduğunu da görmek istedik.
Film yıldızı olarak yaptığı başlangıç mükemmel değildi.
Natalie Portman, bir oyuncu olarak beyaz perdedeki çıkışını henüz daha 11 yaşındayken Léon: Sevginin Gücü filmiyle yaptı. Bunun çok heyecan verici bir deneyim olduğunu söyleyen oyuncu, o günleri “İlk kez bir film setinde bulunuyordum ve inanılmaz oyuncuların yanındaydım.” diye anlatıyor.
Bir süre sonra Harika Kızlar filminin kadrosuna girdi. Portman hem bu filmde hem de ilk filminde yaşına göre çok olgun olan rollerde oynamıştı. Bu, onu bir noktada kendi güvenliğini sorgulayacak şekilde etkiledi.
Küçük oyuncu için erkeklerin, bir çocuk olduğunu bildikleri hâlde ondan etkilendiklerini görmek çok rahatsız ediciydi. O yüzden sınırlar koydu ve ciddi, sağduyulu bir insan olduğunu kendisine kanıtladı. Bir röportajında sektördeki ilk zamanlarında hissettiklerini hatırlarken “Ergenken bir aşk sahnesinde oynamak ya da makyaj yapmak istemiyordum.” demişti.
Önceki deneyimleri, oyuncu olma hayallerinin peşinden gitmesini engelleyemedi.
Natalie, kendini oyunculuğa adamak istediğinden çok emindi. Fakat bazı rollerin onun için rahatsızlık verici olacağını biliyordu. Mesela, 1999’daki Star Wars serisinin ilkinde Padme rolü teklif edildiği zaman bunun büyük bir yükümlülük olduğunu düşündü. Çünkü film efsanenin bir parçasıydı. Ek olarak görünüşünden de taviz vermesi gerekebilirdi.
Gerçekten de kariyerinde bir geri adım olarak değerlendirildiği için zor zamanlar geçirmişti, çünkü kötü bir oyuncu olduğu düşünülmüştü. Oyuncu, “On yılın en çok kazandıran filmindeydim ve hiçbir yönetmen benimle çalışmak istemiyordu.” dedi. Neyse ki yönetmen Mike Nichols onu Soğuk Dağ filmi için önerdi. Bu performansıyla daha iyi eleştiriler aldı.
Ondan sonra Daha Yaklaş filminde, eski filmlerinde olduğu gibi çekici bir kızı oynadı. Ancak artık bir yetişkin olduğu için imajının kontrolü kendi elindeydi. Aldığı yükümlülükleri de daha iyi kavrıyordu. Yine de o rol hakkında konuşurken “Küçük bir kızın vücuduna sahibim.” demişti.
Yıllar sonra kariyerinin ilk döneminde sergilediği çocuk-yetişkin imajından kurtulmak için Goya’nın Hayaletleri gibi daha karmaşık filmlerde başka tarzda roller almaya başladı. Seyircileri ikna etmek için karakterini bilmesi gerektiğinin de farkındaydı. O filmde uzun süre hapis yatan insanlardaki kişilik bozukluklarını öğrenmeye çalıştı.
Natalie Portman, değişik rollerde oynayarak çok yönlü bir oyuncu olduğunu kanıtladı.
2010’da Siyah Kuğu filminde oynadı ve Hollywood’un “tatlı kız” imajından sıyrıldı. Farklı bir yanını göstererek oyunculuk yeteneği hakkındaki bütün beklentileri karşılayabileceğini ispatladı.
Sonra bu rolle Oscar kazandı: “Başka birisinin genç bir kadının nasıl davranması gerektiğine dair fikrini canlandıran kişi olmak kesinlikle boğucu.” dedi. “20 yaşından beri [sektörde] büyük bir değişim gördüm. Fakat bu, tam bir değişim değil. Hâlâ sadece rüyaları süsleyen kız veya birisi neyi canlandırmanızı isterse o olduğunuz rolleri görüyorsunuz.” diye ekledi.
V for Vendetta filminin çekimlerinin ortasında kafasını tıraş ederek insanları şaşırttı. Başkalarına nasıl göründüğüne aldırmadığını ve karakterinin bariz kırılganlığıyla çelişmekten korkmadığını gösterdi. Kendini karakteriyle sınırlamakla kalmadı, hikâyeyle ilişkili tarihi olayları da araştırdı. Hatta İngiliz aksanını kusursuz bir şekilde taklit edebilmek için dersler aldı.
Kendini geliştirmeye devam etti. 2011’de Marvel Sinematik Evreni’nin Thor filminde oynadı. Oyuncu, süper kahramanların dünyasındaki bir bilim insanını oynayacağı için heyecanlıydı. Ne de olsa bilgisayarda yaratılan görüntülerin ağırlıklı olarak kullanıldığı bir film olacaktı. Bu, onun daha önce Star Wars’da deneyimlediği bir teknikti.
Yıllar sonra sırf kurgudan oluşan filmlerden uzaklaşıp, bir biyografi filmi olan Jackie’de oynadı. Bu film için de rolü hakkında bir araştırma yaptı. Oyuncu, “Bu film size, bir insanın gizemiyle ilgili olduğunu hissettiriyor, çünkü kimseyi tam olarak anlayamıyoruz ve her insan, hayatının farklı zamanlarında ortaya çıkan farklı durumlara göre davranıyor.” dedi.
Portman, diğer Marvel filmlerinde yer almamış olsa da kısa süre önce vizyona giren Thor: Aşk ve Gök Gürültüsü filmiyle dönüş yaptı. Bu filmde Asgardia kahramanınınkine benzeyen bir zırh da giyiyor. Canlandırdığı karakter çizgi romanda çekici taşımaya layık görülüyordu. Bu filmin ilk haftalarındaki gişe başarısı pek de şaşırtıcı olmadı.
Aynı zamanda hem üniversitede okumayı hem de çalışmayı başardı.
Natalie Portman akademik çalışmalarına öncelik verdi. Öyle ki Star Wars’u çektiği dönemlerde bir süre oyunculuğa ara verip üniversiteye gitti. Psikoloji bölümünden mezun olan oyuncu, profesörlerine göre, Siyah Kuğu’daki rolüne hayat verirken eğitiminden de faydalandı.
Üniversite döneminde Natalie Hershlag adıyla iki bilimsel makale yayımladı. Biri, şekerden hidrojen enzimlerinin üretimi hakkındaydı. Diğerinin konusu ise nesne devamlılığı sırasında frontal lobdu.
Eğitim alırken film çekmenin bir sorun yaratıp yaratmayacağı sorulduğu zaman, “Üniversitenin kariyerimi mahvetmesi umurumda değil. Bir film yıldızı olmaktansa akıllı olmayı yeğlerim.” demişti. Birkaç yabancı dili konuşabilen oyuncu, klinik psikolog veya veteriner hekim olmak için gösteri dünyasını bırakmayı uzun süre düşündü.
Natalie Portman, oyunculuğunun ilk yıllarında yaşadıklarını açıklayarak güvensizlik duygusunu yenmeyi başardı. Aynı şekilde oyuncu olarak da sakin bir hayat sürdü. Üniversiteyi bitirme hayalini gerçekleştirerek ve oynadığı her rolü büyük bir ciddiyetle ele alarak beklentilerin ötesine geçti.
Natalie Portman’ın oynadığı filmlerden en sevdikleriniz hangileri? Çok yönlü bir oyuncu olmayı sürdürmek için başka nasıl karakterleri canlandırması gerektiğini düşünüyorsunuz?