Olumlu Bak
Olumlu Bak

16 Olumlu Bak Okuru, Bize Ebeveynlerinin Zor Zamanları Nasıl Cesurca Atlattığını Anlattı

Çocukken, muhtemelen sofrada bir tabak yemeğin, mutlu bir çocukluğumuzun ya da üzerinde çalışabileceğimiz kitaplarımızın olması için anne babalarımızın yaptığı fedakârlıkların ve sarf ettiği çabaların farkında olmayız. Ancak yaşlandıkça ve çocukluğumuzu hatırladıkça, annemizin veya babamızın zor zamanları atlatmak için yapmak zorunda olduğu her şeyi görmeye başlarız.

Olumlu Bak ekibi olarak, aynı anda başka şeyleri düzeltmeye odaklanmış olsalar bile, çaba ve özveriyle çocuklarına mutlu anılar veren tüm ebeveynleri takdir ediyoruz. Bu yüzden, bizi en çok etkileyen hikâyeleri sizinle paylaşmak istiyoruz.

  • Ben çocukken, annem bir daha hiç yapmadığı lezzetli bir çorba pişirmişti. Bir yetişkin olarak ona neden o lezzetli çorbayı bir daha yapmadığını sordum ve gözlerinde yaşlarla o gün bize yiyecek bir şey olmadığını itiraf etti, bu yüzden mutfaktaki her şeyden arta kalanları toplamıştı ve ortaya o çorba çıkmıştı. Çocukları için mucizeler yaratan tüm annelere bir öpücük gönderiyorum. © Franklin Fernando / Facebook
  • Küçük bir kasabada yaşıyorduk. Babam, ben 3 yaşındayken bizi terk etti, ama annem sayesinde durumumuz iyiydi. Annem, hayatımıza devam etmemize yardımcı olmak için her şeyi yaptı: Kıyafetlerimizi dikti, yıkadı, incinmiş veya bazı rahatsızlıkları olan insanlarla ilgilendi ve diğer şeylerin yanı sıra kahve tarlamızda kahve bile topladık. Çalışmayı hiç bırakmadı, asla şikâyet etmedi ve asla yorulmadı. Ben uyuyakalırdım, o ise dikiş makinesinde elbise dikerdi. Gece yarısı dikiş makinesinin sesiyle uyanırdım. Uyanıp, evdeki bazı işleri yapmak için kalktığımda annem hâlâ dikiş dikiyor olurdu. © Juan de Dios A. Guatemala/ Facebook
  • Ailem bize iyi bir hayat vermek için elinden geleni yaptı, annem evde kaldı, böylece erkek kardeşim ve ben asla yalnız veya başıboş kalmadık. Her zaman temizdik ve iyi beslenmiştik. Babam, 20 yıl boyunca tek bir gün tatile çıkmadı ve onun sayesinde her zaman bir okul formamız ve malzemelerimiz oldu. © Ayk Muebles / Facebook
  • Büyükannem çok küçük yaşta dul kalmış ve 5 çocuğu varmış, bu yüzden çok çalışmak zorundaymış. En küçük oğlu, o işe giderken çok ağlıyormuş, kısa süre sonra da döndüğünde kurabiye getirmesini istemeye başlamış. Bu kadar çok çocuğa kurabiye almak pahalıymış, bu yüzden daha ucuz bir seçenek olarak bir fabrikaya gidip, kiloyla satılan kırık kurabiyeleri almaya karar vermiş. Eve döndüğünde oğlu ondan kurabiye istemiş, büyükannem masada olduklarını söylemiş. Oğlu pakete koşmuş, açmış ve hayal kırıklığına uğramış bir yüz ve sesle büyükanneme “Hepsi kırık.” demiş. Büyükannem de hüzünlü bir yüzle “Evet, kırıldılar biliyorum, onları taşırken düştüm.” diye cevap vermiş. © Maritza Aravena Norambuena / Facebook
  • Annem, neredeyse her pazar haftadan kalan yemeklerden bir çorba yapardı. Bizim için eşsiz bir lezzetti ve aslında ne olduğunu hiç anlamadık. © Laura Sotelo / Facebook
  • Ben küçük bir kızken, annemin “Ranchita” (küçük çiftlik) dediği çok mütevazı, küçük bir evde yaşıyorduk. Evin zemini ahşap veya seramik değildi, sadece kilden yapılmıştı. Ancak, zeminin her zaman çok temiz olduğunu ve zamanla annemin yere karton koyduğunu hatırlıyorum. Zeminimiz parlasın diye kırmızı kil ile cilalardı. Annem dördümüz çok küçükken hep çok çalışırdı, bize verebileceği her şeyi verirdi. © Pia Peñaloza / Facebook
  • Birçok kardeşimin arasında en büyükten sonra ikinciyim. 10 ila 12 yaşlarımdayken babamın bize bayram için kıyafet aldığını hatırlıyorum. Bayram arifesinde yeni kıyafetlerimle ikinci kata çıkan merdivenlerden iniyordum ve kaydım. Düştüm, ama ciddi bir şey olmadı, çünkü babam oradaydı. Beni kollarına aldı ve yere çarpmamı engelledi. © Wilfredo Wilches / Facebook
  • Hiç tost almadığımızı hatırlıyorum. Annem dilimlenmiş ekmek, tereyağı ve beyaz peynir alırdı, kaşar peynirinin varlığından bile haberim yoktu. Beyaz peyniri kaynar sudan geçirip yumuşatıp tuzluluğunu giderir, ekmeğin arasına koyar, yağlayıp iki tava arasında ezerdi. Onlar hayatımın en iyi tostlarıydı. © Eduards Amaris Barrios / Genial
  • Küçükken midemden ve solunum yollarımdan çok sık hastalanırdım ve burnum hep akardı. Bir keresinde okulda bir kostüm yarışması vardı, kötü cadı kostümümle ben kazandım ve hediyem birkaç kutu mendil oldu. Annem, kostümü çok emek vererek yaptığı için çok heyecanlıydı, ben ise hediyemden dolayı çok utanmıştım. © Merrie Islas / Facebook
  • Ailem çok çalışkandı, ama yine de ilkokuldayken, neredeyse paralarının tamamını bir ev satın almak için yatırdıkları için para konusunda oldukça dikkatli davrandığımız bir zaman oldu. Yaklaşık 8 yaşındaydım ve okul partileri için sınıf adayı olarak seçildim. Bu benim hayalim olmasına rağmen, açıklamalar yapmak yerine, herkesin önünde onlara başka bir kızı seçmeleri gerektiğini söyledim. Seçilen kızı sevmememe rağmen, tuvaletteyken aday olmak istediğini duymuştum ve bunu yapacak maddi imkânları olduğunu biliyordum. Ailemin gereksiz harcamalar yapmasını istemediğimi ve eğer onu desteklersem bunun fedakârlık değil, aileme olan sevgim olduğunu bildiğim için kendimi sakin ve mutlu hissettim. © Yane Rox / Facebook
  • Annem tavuğun kemikleri arasında kalan etleri yerdi ve nedenini anlayamadım. Ayrıca, bize iş yerinden hepimizin sevdiği atıştırmalıklar getirirdi, ama kendisi onları hiç sevmiyormuş gibi görünürdü. © Lilia Betancourt Guilian / Facebook

Annenizin veya babanızın aileniz için ellerinden gelenin en iyisini ve hatta daha da fazlasını yaptıkları bir olayı hatırlıyor musunuz? Yorumlar kısmında bizimle paylaşın!

Bu Yazıyı Paylaşın