Olumlu Bak
Olumlu Bak

Bir Çocuğu Evlat Edindikten Sonra Hayatlarının Nasıl Değiştiğini Anlatan 13 Kişi

Bir çocuğu evlat edinmek hayatımızın alıştığımız akışını tamamen değiştiren, umut dolu, zor bir süreçtir. Bazı insanlar, sıradan ailelerde bile olmayan güçlü bağlarla kısa zamanda yeni bir aile kurar bazıları da ilişkilerini yavaş yavaş geliştirmeye çalışır, ancak sonunda ortak bir zeminde buluşmayı başaramaz.

1.

Annem ve babam ağabeyimi evlat edindiler. Bütün arkadaşları normal bir insan yetiştiremeyeceklerini ve GENLER yüzünden bu hikâyenin mutlu bir sonu olmayacağını düşünüyordu. Sonunda ağabeyim liseyi ve üniversiteyi büyük başarıyla bitirdi. O, beni her zaman destekleyen tek kişi. Durum ne olursa olsun iyi ve samimi kalmayı başarıyor. Uzun zaman önce kardeşim olan ağabeyimi takdir ediyorum ve ona saygı duyuyorum. Genler etkilidir, evet! Ama sevgi ve yetiştirme şekli de mucizeler yaratır.
© Overheard / VK

2.

Kocam ve ben, 8 yıl sonra bir çocuğu evlat edinmeye hazır olduğumuzu anladık. 2 ve 3 yaşlarındaki 2 erkek çocuğu evlat edinmek istedik. Fakat bize 6 yaşındaki bir erkek çocuğu önerdiler ve çocuğun mutsuz hayatından bahsettiler. Duyduğumuz şeyler dehşet verici olduğu için teklifi geri çevirmek istedik (çocuğun zihinsel sağlığının ne durumda olduğunu hiç bilmiyorduk). Ancak fotoğrafını görünce onun bizim bebeğimiz olduğunu anladık. Hayır, fotoğraftaki sevimli bir bebek değil, saçsız kepçe kulaklı ve olmayan dişlerini göstererek gülümseyen bir çocuktu. O noktada bizim için ne berbat yaşam hikâyesi ne de duygusal durumu ve gelecekte yaşayacağı sorunlar önemliydi. Onun bizim çocuğumuz olduğunu gayet net bir şekilde hissediyorduk.

Ancak ikinci çocuğu evlat edinmemizle durum biraz daha zorlaştı. Bize 1,5 yaşındaki bir erkek çocuğu evlat edinmemizi önerdiler. Hiçbir sorunu yoktu ve görüşmemizde çok tatlı davranmıştı. Fakat onun bizim olduğunu hissedemedik. Yetimhane yetkilileri “Alışveriş yapmıyorsunuz!” demeye başladı. Aslında bu, onlardan duyduğumuz en hafif yorumdu. Ancak biz o hissi zaten biliyorduk. Büyük çocuğumuzla bazı sorunlar yaşamıştık. Ama o “bizim” olduğu hissi hiç yok olmamıştı ve bu his, devam etmemize yardımcı oldu. Gönülsüz bir şekilde başka bir çocuğu almamızı teklif ettiler, o da bizimmiş gibi gelmedi. Bize ’ya bu çocuk olur ya da hiç’ diyerek ültimatom verdiler. Çok endişelenmemize rağmen yine de geri çevirdik. Yetkililer bizden hoşlanmamaya başladı. İlk oğlumuzla başarılı bir iş çıkarmamış olsaydık bizimle iletişimi bile keseceklerdi.

Sonra bir mucize oldu. Gönüllü çalışan toplulukların birinde bir çocuğun fotoğrafını gördüm ve kalbim daha hızlı atmaya başladı. Fotoğrafı kocama gösterdim ve “İşte, bu bizim bebeğimiz!” dedi. Tam 6 ay boyunca onu almaya çalıştık ve sonunda başardık. 10 yıldır anne ve babayız. İyi ya da kötü birçok şey yaşadık. Sorunlarımız ve pes etmek istediğimiz zamanlar oldu. Ama bunu yapmadık çünkü onlar bizim çocuklarımız. Onlar %100 bizim. © mari.ar / Pikabu

3.

8 yıl önce 4 yaşındaki bir erkek çocuk evlat edindik. Annem ve babam, yeni bir araba almak için biriktirdikleri tüm parayı evrak işlerine ve ona yeni giysiler almaya harcadı. Annem, onun yeni ortamına alışmasına yardımcı olmak için işi bıraktı. Ona iyi bir hayat vermek için elimizden geleni yaptık. Fakat artık ne onu sevmeye ne de onu oğlumuz olarak kabul etmeye isteğimiz var. Evde ve okulda hırsızlık yapıyor. Hep yalan söylüyor ve okulda başarısız. Tembel ve küstah. Üstelik daha bir ergen bile olmadı. Bize hiç saygısı yok. Herkesin ona bir şey borçlu olduğuna inanıyor. Bu 8 yıl, gerilimle ve tartışmalarla geçti. © Overheard / VK

4.

Kızımızı evlat edindiğimiz zaman 8 yaşındaydı ve zaten 13 yaşında bir de oğlumuz vardı. Daha fazla çocuğum olamıyordu, bu yüzden evlat edinmeyi tercih ettik. Sonra yetimhanede ailesi bir kazada ölen bu harika kızı gördük. Şu anda 19 yaşında ama bana hiç anne demedi. Her şey yolunda. Ama hâlâ evimizde misafirmiş gibi geliyor. Sanki buranın yuvası olduğunu tam olarak hissetmiyor. Bizimle olan bütün ilişkisi minnete dayalı. Ama onun kendisini kızımız gibi hissetmesini, burasının onun da evi olduğunu bilmesini istiyorum. 11 yıl önce ilk tartışmamızda bağırarak söylediği sözler hâlâ kulağımda. Onun zaten bir annesi ve babası olduğunu, başka bir ailesi olmayacağını söylemişti. Ama yine de onu çok seviyoruz. © Overheard / VK

5.

Çocuklarımızın ikisi, 3 yıl koruyucu aileleri olduktan sonra evlat edindiğimiz iki kardeş. Kocamla benim, bunu niye yaptık diye düşündüğümüz bir gün bile olmadığını söyleyemem. Fakat kararımızdan tamamıyla pişman olduğumuz ya da onları geri vermeyi düşündüğümüz hiç olmadı. Oğullarımız başlangıçta uyum sağlamakta çok zorlandı. Ancak sabrımızın meyvesini aldık ve sonunda sakinleştiler. Güvende olduklarını, bir hata yaptılar diye kimsenin onlara bağırmayacağını, bir soru sordular diye onlara gülmeyeceğimizi ve onları hiç bırakmayacağımızı anlamaya başladılar. Gerçekten sevildiklerinin farkına vardılar.

O yüzden, hayır, pişman değilim. Zorlukları olduğu doğru ve daima acı hissedecekler. Eski hayatını hatırlayan çocukları evlat edinmenin en zor yanı, onlara o anıları tamamen unutturamayacak olmak. Ama onun dışında hangi çocuğun hayatının belirli evrelerinde sorunları olmuyor ki! Yani hayır, çocuklarımdan dolayı pişman değilim. Onlar için öyle minnettarım ki kelimelerle ifade edemiyorum.
© William Spencer / Quora

6.

Bekâr bir arkadaşım, Dasha adında 5 yaşındaki bir kızı evlat edindi. 14 yaşındayken “iyi” bir öğretmen ona gerçeği açıklayana kadar her şey harikaydı. Kızı çılgına döndü. Olası her şeyden onu evlat edinen annesini sorumlu tuttu. Evden kaçmaya ve yanlış insanlarla takılmaya başladı. Ünlü bir televizyon programından yardım bile istedi. Gerçek annesini bulmak istediğini söyledi. Sonunda sadece annesini değil, başka bir aile tarafından evlat edinilen kız kardeşini de buldular. Biyolojik annesi, kendini kaybetmiş biriydi. Kendi kızının evine girmesine bile izin vermiyordu. Biyolojik kardeşiyle bir araya gelmek isteyince kardeşi, onu büyütenler dışında bir ailesi olmadığını söyledi. Dasha, onu terk eden biyolojik annesini de evlatlık olduğunu ondan yıllarca saklayan, kendisini büyüten annesini de hiç affedemedi.

7.

Bir komşum, 17 yaşındaki tek çocuğunu bir trafik kazasında kaybetti. Birkaç yıl sonra 50 yaşındayken başka bir ülkeden Greta adında 6 yaşındaki bir kızı evlat edindi.
Greta’nın bazı duygusal ve davranışsal sorunları vardı. Bunlar daha sonra psikolojik sorunlara dönüştü. Komşumuz, onu terapistlere ve doktorlara götürdü, ilaç tedavisi falan yapıldı. Greta, sonunda ilk kez 14 yaşındayken evden kaçtı. İkincisi birkaç ay sonraydı. Bahanesi, komşumuzun onu “çaldığı” gerçek ailesine geri dönmekti. Greta, komşumuza işkence etmek için bu nedeni kullanmayı gerçekten seviyordu.
Greta 16 yaşındayken bir yıldan uzun süre ortadan kayboldu ve o zaman komşumuza 5 eyalet ötedeki bir hastaneden bir telefon geldi. Greta doğum yapmıştı ve 7 saat sonra bebeği almadan hastaneden çıkıp gitmişti. Ama komşumuzun adını ve iletişim bilgilerini bırakmıştı.
Yani komşumuz, 67 yaşındayken, bir bebeği büyütmeye başladı. Greta bir yıl sonra geldi ve komşumuza açık açık şantaj yaptı. (Para vermezse komşumuzun onu çaldığı gibi bebeği çalacağını söylüyordu). Greta bir iki yıl ortadan kaybolduktan sonra başka bir hastaneye başka bir bebek bıraktı. Komşumuz şu an 80 yaşında, davranışsal ve duygusal sorunları olan 2 çocuk büyütüyor. © jaimystery / Reddit

8.

En iyi arkadaşım bir trafik kazasında öldü ve küçük oğlu tek başına kaldı. Onu evlat edindim. Kocamın ilk evliliğinden, annelerinin ebeveynlik haklarından feragat ettiği ikiz kızları var. Birlikte büyük, mutlu bir aile olarak yaşıyorduk. Kendi annem ve babam bana söylenmeye başlayana kadar kendimi “başkalarının çocuklarını” büyütüyormuş gibi hissetmiyordum. “Bu çocukları neden sen büyütüyorsun? Böyle bir yükü neden alıyorsun? Neden kendi çocuğunu doğurmuyorsun?” Ailenin bir araya geldiği zamanlarda çocuklarımın kulağına can sıkıcı şeyler fısıldadılar. Onların terk edilmiş çocuklar olduğunu ve benim için yük olduklarını söylediler. Doruk noktası “Biz seni soyumuzu devam ettir diye doğurduk!” demeleri oldu. Ondan sonra artık katlanamadığım için onlarla olan tüm iletişimimi sınırladım.

Çocuklarım artık büyüdü ve birer yetişkin oldu. Bir keresinde böbrek nakline ihtiyaç duydum. Bütün çocuklarım onlardan istemediğim, hatta sır olarak tutmaya çalıştığım hâlde (onlara kocam söylemiş) test yaptırıp kendi böbreğini vermek için hastaneye koştu. Sonunda kızlarımızdan biri bana böbreğini bağışladı. Annem ve babam ancak ondan sonra onu ilk kez torunları olarak gördüler ve özür dilediler.
© Overheard / VK

9.

Kız kardeşimle kocası çocuk sahibi olamadıkları için küçük bir kızı evlat edinmeye karar verdiler. Çocuk utangaç ve sessizdi. Kayınvalidesi onu görünce bağırarak “Çok teşekkürler! Kendi kanımdan gelen torunlar yerine başkalarının sokağa attıklarını mı büyütmek zorundayım? Bu yetimin geçmişinin ne olduğu belli değil.” dedi. Onu sakinleştirdiler ve gergin olduğunu söylediler. 5 yıl geçti ama kayınvalidesi hâlâ evlatlık torununu kabullenemedi. Özel günlerde sadece büyük kızının kendi kanından gelen çocuklarına hediye alıyor. Kız kardeşim, küçük kızın duygularını incitmemek ve gerilmemek için kayınvalidesiyle ilişkisini kısıtlamak zorunda kaldı.

10.

4 yaşındaki küçük bir kızı evlat edindim. Kızım şimdi 33 yaşında ve iki üniversite bitirdi. O, harika bir evlat! Bir keresinde ona “Evlatlık olduğunu bilmek kendini tuhaf hissetmene neden olmuyor mu?” diye sordum. “Hayır, bu aileye değer bulunduğum ve beni seçtiğiniz için hep gurur duydum.” diye cevap verdi. Daha sonra bir oğlan doğurdum ve şimdi 2 harika evladım var. © Erika Cirule / Youtube

11.

En büyük oğlum 14 yaşındayken bir konuda tartışma yaşadık. Bu tartışmanın ortasında bir süredir duymayı beklediğim bir şey söyledi. “Keşke benim annem ve babam olmasaydınız ve keşke beni hiç evlat edinmeseydiniz.” dedi. Tam olarak ne cevap verdim bilmiyorum ama “Evet, biliyorum.” gibi bir şeydi. Açık konuşmak gerekirse o ifadesi ve genel olarak davranışları beni çok sarsmıştı ama sonunda bunu söylemiş olması da rahatlatıcıydı. O gece evi terk etti ve birkaç geceyi arkadaşlarında geçirdi.
Eve döndükten kısa süre sonra davranışları ve kaçıp gittiği için özür diledi. Bir süre sessiz kaldı, sanki bir şeyleri söyleyemiyormuş gibiydi. Gözleri yaşla doldu ve söylediğinden dolayı gerçekten çok üzgün olduğunu, bunun doğru olmadığını söyledi. Asıl nefret ettiği şey, biyolojik anne babasının biz değil, başkaları olmasıydı. Evlatlık olmaktan nefret ediyordu ve her şeyden çok istediği şey, bizim biyolojik çocuğumuz olmaktı. Bu, beni birkaç gün önce söylediklerinden daha fazla üzdü. Ona aynı şeyleri hissettiğimi söyledim. Sarılmadık, sadece kanepenin iki ucunda öylece oturup birbirimize baktık. Birbirimizin gözyaşlarını ve sevgisini gördük. Evlatlık oğlumun beni reddetmesi ilişkimizdeki çok önemli bir andı. Ondan sonraki birkaç yıl bir sürü iniş ve çıkış yaşamış olsak da o zamandan beri birbirimize daha yakınız. © Ruth Alborough / Quora

12.

En küçük kızım 10 yaşındayken bizimle yaşamaya başladı. Ortanca kızım onu bir gün bizde kalmaya getirdi ve tam 13 yıl oldu. O yaşa gelene kadar bayağı zorluklar atlatmıştı. Hayatımda ilk kez birini hiçbir beklentim olmadan sevmek zorunda olduğumu fark ettim. O bizi asla sevmeyebilirdi. Ailemize sadık olmayabilirdi. Beni değiştirdi ve bana kendimle ilgili kimsenin yapmadığı kadar çok şey öğretti. Lütfen beni yanlış anlamayın. Biyolojik çocuklarımı varlığımın her zerresiyle seviyorum ve onlar için canımı veririm. Ama sanırım küçük kızımı biraz daha fazla seviyorum. Hayatı boyunca güvende olup olmadığını bilme lüksüne sahip değildi. O yüzden, bir parçam onu ne kadar çok istediğimizi, bizim olduğu için ne kadar minnettar olduğumuzu bilmesini istiyor. Bunu diğer çocuklarıma kanıtlama ihtiyacı duymuyorum çünkü zaten biliyorlar. Her gün ne kadar sevildiklerini ve istendiklerini duyarak büyüdüler. Küçük kızım hayatımızı değiştirdi. Bize aile olarak her şey hakkında açık gönüllülükle tartışabilme özelliğini bahşetti. Bugün 4 çocuğum da birbirileriyle çok sıkı fıkı. Biz onunuz, o da bizim... © Renee LaCoste Long / Quora

13.

90’lı yıllarda bir çocuğu evlat edinen arkadaşım Roman’ın hikâyesini anlatmak istiyorum. O, sıradan bir kamyon şoförüydü. Evliydi ve bir oğlu vardı. Karısı, kızlarını dünyaya getirmek için hastanedeyken başka bir kadın, çocuğunu bırakıp gitmişti. Kadın, hastalıklı, kolik bir bebek doğurmuştu. Roman’ın karısı bebeği emzirmeye çalışan ilk kişiydi. Çocuğu yetimhaneye vermeleri gerekiyordu ama yenidoğan olduğu için isteği üzerine onunla bıraktılar. Yetkililer sözde 2 gün sonra gelip bebeği alacaklardı. Bahardı. Yollardaki buzlar eriyordu ve normal bir yol yokmuş gibiydi, eve gitmek çok zordu. Roman dikkatli bir şekilde bebekleri eve getirdi ama çocuğun sonsuza kadar kendileriyle kalacağını aklına bile getirmiyordu. Yollar açılınca bebeği yetimhaneye götürmek için geleceklerini düşünüyordu. Yetimhanenin temsilcileri geldiği zaman bebek hastaydı ve onu bir süre daha bu aileyle bırakmaya karar verdiler. Sonra karısı Jane, bebekten ayrılmak istemediğini söyledi. Evlat edinmek için başvurdular ve bebek onların oğlu oldu.

Kısa bir süre önce “iyi” bir komşularının, evlatlık oğullarına (8 yaşındayken) gerçeği anlattığını söyledi. Çocuk, önce bunu içinde saklamış ama sonra anne babasına sorup gerçeği doğrulamış. Oğlan bir süre sessiz kalmış. Sonra “Şey, en azından artık neden hepiniz sarışınken benim esmer olduğumu anlıyorum.” demiş.

Roman ve karısı Jane, bütün aileyle birlikte başka bir şehre taşındı. Artık çocukları büyüdü. En büyük oğlu başkente taşındı. Kızı evlendi ve kocasıyla beraber başka bir şehre taşındı. Anne babalarıyla görüşüyorlar, onlara yazıyorlar ve düzenli olarak ziyaret ediyorlar. Ama onlarla birlikte kalan, evlatlık çocukları oldu. Komşu dairede ayrı yaşıyor. Evli ve babası gibi kamyon şoförlüğü yapıyor. Roman “Böyle bir oğula sahip olduğum için hayatıma ve karıma şükran borçluyum. Karım onu hastanede görmeseydi neler olurdu, hayal bile edemiyorum.” dedi. Dün öğrendim ki evlatlık oğulları baba olmuş ve kızının adını annesi gibi Jane koymuş. © Sibirskix / Pikabu

Bir çocuğu evlat edinmeye karar veren tanıdıklarınız var mı? Belki de siz ve eşiniz bir çocuğun ebeveyni olmayı düşünüyorsunuzdur?

Olumlu Bak/Aile ve Çocuklar/Bir Çocuğu Evlat Edindikten Sonra Hayatlarının Nasıl Değiştiğini Anlatan 13 Kişi
Bu Yazıyı Paylaşın