Vahşi Doğada Gerçekten Hayatınızı Kurtarabilecek 10 İpucu
S.T.O.P. Bu, Mark Jenkins gibi profesyonellerin, yanlarında bir navigasyon aleti veya telefon yokken vahşi doğada kaybolduklarında kullandıkları tekniktir. Bu teknik, İngilizce STOP kelimesinin bir açılımıdır ve S harfi dur, T harfi düşün, O harfi gözlemle ve P harfi ise planla anlamına gelmektedir. Vahşi doğada yaralanmaları önlemek, temiz su elde etmek ve bir şekilde medeniyete geri dönmenin yolunu bulmak, umduğunuzdan daha uzun sürebilecek önceliklerdendir.
İşte, bu yüzden Olumlu Bak olarak bugün, vahşi doğada kaybolmanız durumunda işinize yarayabilecek birkaç pratik ipucunu sizin için bir araya getirdik.
1. İçecek su elde etmek için dalların çevresine poşet sarın.
Vahşi doğada kaybolursanız önceliğiniz, içilebilecek su kaynağı bulmak olmalı. Çünkü, insanların susuz yaşayabilme süresi koşullara bağlıdır. Örneğin, sıcak havada ağır antrenman yapan bir sporcunun vücudu birkaç saat içinde ciddi su kaybına uğrayabilir, aşırı ısınabilir ve nihayetinde kişi ölebilir. Neyse ki, içecek su elde etmek için yoğuşma tekniğini kullanmak çok kolaydır. Güneş gören yapraklı bir dalın çevresine bir poşet sararak sınırsız bir su kaynağı elde edebilirsiniz.
2. Vücudunuzu sıcak tutmak için baloncuklu naylon ve/veya yapraklarla sarın.
Bu ipucu pek pratik görünmüyor olsa da soğuk havalarda kamp yaparken paketleme için kullanılan baloncuklu naylonları nasıl kullanacağınızı bilmek son derece önemlidir. Baloncuklu naylon, aradaki hava katmanı sayesinde bir tampon bölge oluşturduğundan, harika yalıtım görevi görür. Hatta bu malzeme, kış aylarında pencerelerin yalıtımında da kullanılır. Eğer bunu yapmak aklınıza gelmediyse, onun yerine kurumuş yaprakları kullanabilirsiniz. Araştırmalar, örneğin kuru elma ağacı yapraklarının etkili ısı yalıtımı sağladığını göstermiştir.
3. Ayak bileğine bağlayacağınız otlarla, sabahları oluşan çiyi suya dönüştürün.
Bu, yanlarında su taşımadan uzun mesafeler yürüyen Avustralya yerlileri aborjinlerin sıklıkla kullandığı bir tekniktir. Bu insanlar, henüz gün doğmadan önce çiyden su elde etmek için kuru otlardan bir yumak oluşturur ve bunu ayak bileklerine sarar.
4. Hipotermiyi önlemek için yerden yüksekte uyuyun.
Bir şekilde su işini hallettikten sonra, geceyi vahşi doğada geçireceğiniz için kendinize bir sığınak bulmanız gerekir. Çünkü, gece vakti körlemesine yürümek hiç de akıllıca olmaz. Yağmurdan korunmak için bir mağara veya buna benzer başka bir şey bulamıyorsanız, hipotermi tehlikesine karşı yerden yüksekte uyuyarak vücudunuzu zeminin soğuğundan yalıtmaya dikkat etmelisiniz.
5. Sivrisinek ısırıkları yüzünden kaşınan yerleri çam yaprağıyla ovun.
Sivrisineklere karşı hiçbir doğal çare, bu iş için kullanılan özel kimyasallar kadar etkili olmasa da bu potansiyel olarak tehlikeli böceklerden korunmak için bazı doğal çarelere başvurabilirsiniz. Örneğin, çam yağı, kokusu nedeniyle sivrisineklere ve belirli kene türlerine karşı caydırıcı olabilir. Ayrıca, limon ağacının yapraklarının yakılması da böcekleri uzaklaştırabilir.
6. Boz ayı gibi iri hayvanlarla karşılaşırsanız ölü numarası yapın.
Bir ayıyla karşılaştığınız zaman yapılacak en iyi şey, yavaş yavaş geri adım atarak oradan uzaklaşmaya çalışmaktır. Çünkü, çoğu zaman ayı aslında sizden, sizin ondan korktuğunuzdan daha çok korkar. Öte yandan, size bir siyah ayı saldırdığında yapabileceğiniz en iyi şey karşılık vermek olacaktır. Karşınıza çıkan bir boz ayı ise, siyah ayılardan çok daha büyük ve güçlü oldukları için hayatta kalmak adına yapabileceğiniz en iyi şey, vücudunuzu top gibi içe yuvarlayıp ölü numarası yapmaktır.
7. Sığ ve suyun hızlı aktığı yerler yerine, derin ve yavaş aktığı yerlerden geçin.
Nehir geçmek kolay görünebilir. Ancak, aslında bunu dikkatli bir şekilde yapmanız gerekir. Geçilecek en güvenli yerler, genellikle nehrin kıvrıldığı yerler arasındaki düzlük kısımlardır. Akıntı ne kadar hızlıysa, karşıya güvenli bir şekilde geçmek için suyun o kadar sığ olması gerekir. Akıntının ne kadar hızlı olduğunu görmek için suya bir dal parçası atabilirsiniz. Ancak şüpheniz varsa, hızlı akan sığ sulardan ziyade derin, yavaş akan sulardan geçmenin daha akıllıca olduğunu unutmayın. Karşıya geçmekte kararlıysanız, yüzünüzü akan suya verin ve ayaklarınızı omuz genişliğinde açarak hafifçe öne doğru eğilin. Vücudunuzun ağırlık merkezini yere yaklaştırmak için dizlerinizi bükmek ve eğer tek başınıza geçiyorsanız, sopa gibi üçüncü bir temas noktanızın olması, nehri daha güvenli geçmenizi sağlayabilir.
8. Ateş yakmak için bir buz parçasını mercek gibi kullanın.
Yaklaşık 5 cm kalınlığında berrak bir buz parçası, bir büyütecin merceği ile yaptığınız gibi ateş yakmanızı sağlayabilir. Bu işin püf noktası, dışbükey, yani kenarları ince ve ortası kalın bir mercek oluşturmaktır. Merceğin etkinliğini artırmak için, ellerinizi kullanarak buzun dış yüzeyini iyice pürüzsüz bir hâle getirin.
9. Yerinizi dumanla bildirmek için ıslak yaprakları toplayın ve tütecek bir ateş yakın.
Su, barınacak yer ve ateşi hallettikten sonra önceliğiniz, vahşi doğada geçireceğiniz zamanı kısaltmak olmalıdır. Böyle bir durumda, dumanla işaret göndermek hayatınızı kurtarabilir. Yani ateş yaktığınızda, mümkün olduğu kadar çok tütmesini sağlamanız gerekir. Islak yapraklar bunun için birebirdir. Ardından, dumanı havada 3 ayrı bölüm halinde tüttürmek için ıslak bir battaniye veya büyük yaprakları kullanabilirsiniz. Bu sayede, yakınlardan geçen bir uçak veya tekne duman işaretinizi görürse, bunu bir orman yangınıyla karıştırmayacaktır. Dumanın 3 ayrı küme hâlinde tütmesi, Amerikan yerlilerinin ve izcilerin kullandığı acil durum kodudur.
10. Ellerinizi temizlemek için dezenfektan olarak kül kullanın.
Vahşi doğada kaybolduğunuzda hijyenin en az endişeleneceğiniz şey olacağını düşünebilirsiniz. Ancak, ufak yaralarınıza müdahale ederken ellerinizi dezenfekte etmeniz gerekebilir. Sabuna alternatif olan kül, uzun süredir ihmal edilmiş bir maddedir. Bu araştırmaya göre, vahşi doğada kaybolursanız, sonuçta sabun kadar etkili olduğu için kamp ateşinden geriye kalan külleri kullanabilirsiniz.
Bonus: İdrar içme veya yosunların kuzeye doğru büyümesi gibi hayatta kalma efsanelerini unutun.
İdrar içmek veya kaybolduğunuzda yön tayini için yosunlara bakmak, filmlerin popüler hâle getirdiği birkaç efsanedir ve maalesef bunların ikisi de doğru değildir. Böbrekleriniz sağlıklıysa, idrarınız az çok steril olacaktır. Ancak, idrar yapmanızın yegâne sebebi, vücudunuzun, kandaki fazlalık tuzları ve mineralleri filtrelemesidir. İdrar içmek, böbreklerinizin daha fazla çalışmasına ve sodyum içeriği nedeniyle daha fazla susamanıza sebep olabilir. Yosunların kuzeye doğru büyümesi efsanesine gelince; yosunlar, hayatta kalmak için ne gerekiyorsa onu yapar. Bunun için nemli ve güneş almayan her yerde büyürler. Kuzey yarım küredeki bazı bölgelerde nemli ve güneş almayan yerler kuzeyde olsa da bu, her zaman böyle olmak zorunda değildir. Güney yarım kürede ise, yosunlar güneye doğru büyür.
Bu hayatta kalma ipuçlarının bulunduğunuz yerin iklimine bağlı olarak değişebileceğini lütfen unutmayın. Peki, sizin okurlarımız için yararlı olabilecek ipuçlarınız var mı? Sizce başka hangi hayatta kalma efsaneleri çürütülmeli?