Olumlu Bak
Olumlu Bak

İnsanların Zor Bir Çocukluk Geçirdiğini Ele Veren 13 Cümle

Psikoterapistlere olan talep her yıl artmaya devam ediyor. Ne yazık ki, her insan mutlu bir aile tablosuna sahip olacak kadar şanslı değil. Bazen anne babalar çocuklarını eleştirir, alay eder, görmezden gelir veya diğer kardeşleriyle kıyaslar.

Olumlu Bak ekibi olarak psikoloji ile ilgili literatürü dikkatlice inceledik ve çevremizde duyduğumuz birçok ifadenin, çocukluğu o kadar kolay geçmeyen insanları ortaya çıkardığını keşfettik.

13.

Sağlıksız bir ailede büyüyen çocuklar, çoğu zaman öz bakım kavramını unutur. Çünkü, hayatları boyunca ebeveynlerinin mutluluğunu her zaman ön planda tutmuşlardır. Bu yüzden, iş arkadaşlarının kendilerini kötü hissettikleri zaman hastalık iznine çıkması gibi olağan hareketleri, bu tarz ailelerde yetişen insanlara oldukça garip gelebilir.

12.

Aşırı korumacı ebeveynler, çocuklarını daha kısa bir tasma ile tutmaktan hoşlanır. Çocuklarının zaten büyümüş olduğu gerçeğini umursamamakla birlikte, bu kontrolü yaparken genellikle endişe maskesinin arkasına gizlenirler.

Neredeyse her evlat “Bu senin iyiliğin için!” ve “Seni çok sevdiğim için yapıyorum.” sözlerini duymuştur. Ancak psikoterapistlere göre, bu ifadelerin “çevirisi” aslında şudur: “Senin üzerindeki kontrolü kaybetmekten o kadar korkuyorum ki, seni mutsuz etmeye hazırım.”

11.

Sağlıksız ebeveynin çocuklarıyla rekabet etme alışkanlığı, başarılarını ciddi şekilde küçümseyebilecek veya kendilerini çekici görmeyebilecek çocuklar yaratır. Örneğin bir anne, çocuklarını kendi görünüşüyle karşılaştırarak tetikleyebilir.

10.

Her ne pahasına olursa olsun, sürekli olarak ebeveynlerini memnun etmeleri öğretilen çocuklar, kişisel sınırlar koymakta zorlanır. Ayrıca, genellikle ebeveynlerine “en iyi arkadaşlar” derler ve hatta küçük çocuklar gibi onlarla ilgilenmeye başlarlar. Buradaki sorun ise, ailelerine böyle davranarak ebeveyn-çocuk rollerinde değişikliğe neden olmalarıdır.

9.

Zor bir çocukluk geçiren insanlar, çoğu zaman düşük öz güvenden muzdariptir ve her şey için kendilerini suçlar. Hatta bir başkasının yaptığı hatalar için bile özür dilerler. Bunların hepsi de çocukluk döneminde sınavlarındaki düşük notlarından, annelerinin kötü ruh hâline kadar çeşitli olaylar yüzünden düzenli olarak suçlanmaları nedeniyle oluşur.

8.

Sağlıksız bir ailede büyüyen çoğu çocuk, gerçek sevginin ne olduğunu bilmeden yetişkin olur. Onlar için sevgi, sürekli kendilerinden fedakârlık etmeleri ve kendi arzularından vazgeçmeleri anlamına gelir.

7.

Herhangi bir girişim için azarlanan çocuklar, bu “zorluklarla dolu korkunç dünyada” kendilerini çaresiz hisseden yetişkinlere dönüşür. Nihayetinde de ebeveynlerinden ayrı, bağımsız bir birey olmakta zorlanırlar. Bu durum, çocuk kendi evinde yaşıyor olsa bile ortaya çıkabilir.

6.

Çocuklar, çoğu zaman ebeveynlerinin vücutlarına, yaşlarına ve kilolarına karşı tutumlarını benimser. Başka bir deyişle, eğer bir anne fazla kiloları için kendini azarlıyorsa ve kilo verdiğinde çevresindekilerle olan sorunlarının ortadan kalkacağından eminse, kızı, bir insanın ancak çekiciyse sevilebileceğini zannederek büyüyecektir.

5.

Bazı aileler, anne babalarının sevgisi için savaşmalarını sağlamak adına çocukları arasında gerçek bir rekabete neden olur. Aynı zamanda, çocuklardan biri “altın çocuk”, diğeri ise “kaybeden” ilan edilir. Çocuklar arasında oluşturulacak böyle bir rekabet ortamı, yetişkin çocukların birbirleriyle dostane ilişkiler kurmada başarısız olmalarına neden olur. "Kaybeden"in erdemleri her zaman küçümsenir ve bu durumdan kolayca kurtulabileceklerini fark etmeleri bile neredeyse imkânsız bir hâl alır.

4.

Sağlıksız bir ailede yetişen bir çocuğun öz saygısı oldukça az olabilir ve ebeveynleri, eşleri veya kendi çocukları gibi diğer insanlara acı verici bir şekilde bağlanabilir. En nihayetinde de kelimenin tam anlamıyla başkalarına “bağımlı olma” ihtiyacı geliştirir ve hayatlarını bu insanlar olmadan devam ettiremez bir hâle gelebilirler. Bir aile ferdinin başka bir şehre gidip ayrı yaşamaya başlama isteği, hatta bir ayrılık bile dayanılmaz bir trajedi hâline gelir ve ihanet olarak algılanır.

3.

Bir çocuk, büyürken doğal olarak birtakım hatalar yapar. Sorun şu ki, yıkıcı bir ailede, bir çocuktan kaynaklanan herhangi bir aksilik dünyanın sonu olarak algılanır, çünkü “mükemmel çocuklar bu şekilde davranmaz”. Bunun bir sonucu olarak olgunlaşan çocuk, her yanlış eylem için kendini azarlamaya devam eder.

2.

Ebeveynlerin yaptığı şakalar zararsızdır, ancak yalnızca bu alayların düzenli olarak tekrarlanmadığı ve çocuğun öz güvenini zedelemediği sürece. Bazı ebeveynler, yetişkin evlatlarıyla yapay nezaketle “uğraşmayı” bırakmaz, kiloları, görünümleri veya aile durumları ile dalga geçer. Olumsuz bir tepki aldıklarında ise şaşırma eğilimi gösterirler ve “Aa, ama insan sevdiğiyle uğraşırmış!” diyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar.

1.

Sağlıksız bir ailede büyüyen bir çocuk sıklıkla kurtarıcı rolünü üstlenmeye çalışır ve kendisinden istenmese de yardım etmek için çabalar. Bu durum, sağlıksız bir aile ortamına maruz kalanların küçük yaştan itibaren çevrelerinde olup biten her şeyin sorumluluğunu üstlenmeye alıştıkları için gerçekleşir.

Daha önce siz de benzer ifadeleri kullandığınızı fark ettiniz mi? Bu ifadelerin çocukluğunuzun yansımaları olduğunu düşünüyor musunuz?

Olumlu Bak/Psikoloji/İnsanların Zor Bir Çocukluk Geçirdiğini Ele Veren 13 Cümle
Bu Yazıyı Paylaşın