Filmler

Disney prensesleri çoğu zaman asıl ilgi odağı olsalar da aslında prensleri de es geçmemiz gerekiyor. Yıllar boyunca prenslerin beyaz perdeye aktarılışları değişti. Bu prensler klasik birer beyaz atlı prens olmaktan çıktı ve hepsine kendilerine özgü isimler ve karakterler verildi. Böylece, hikâyelerini anlatırken başroldeki arkadaşları kadar önemli bir yer almaya başladılar.

Harry Potter hayranları, 2022’de, Harry Potter 20. Yıl Dönümü: Hogwarts’a Dönüş belgesel filmi gösterime girdiği için havalara uçtu. En sevdiğimiz oyuncular ilk Harry Potter filmini kutlamak için bir araya geldi. Seyircilerin de zamanda bir yolculuk yapma ve bazı sahne arkası sırlarını öğrenme fırsatı oldu.

Bir filmi ilk kez izlediğimizde genellikle filmin genel hikâyesini takip ederiz ve karakterleri tanımaya çalışırız. Ancak, bazı filmler belirsiz anların ve gizli mesajların cevaplarını bulmak için en az bir kez daha izlemeye değer.

Eski bir filmi ya da diziyi tekrar izlemek, sanki eski bir dostunuzu ziyaret etmek gibidir. Bizi geçmişe götürerek gerçek dünyadan kaçmamızı ve aşina olduğumuz, rahatlatıcı bir evrene gidebilmemizi sağlar.

Bazı gençlik filmleri, birçok oyuncunun kariyerinde başarıya giden yoldaki maceralarını hızlandırdı. Özellikle oynadıkları roller unutulmaz bir filmin parçasıysa. Aradan yıllar geçmesine ve oyuncuların artık karakterlerini canlandırdıkları yaşta olmamasına rağmen, aynı rolü oynayan farklı birini hayal edemiyoruz.

Filmlerde gördüğümüz ve hayranı olduğumuz karakterler için yalnızca bu karakterleri canlandıran oyunculara değil, kostüm tasarımcılarına da teşekkür etmemiz gerekiyor. Sevdiğimiz karakterleri canlandıran oyuncular ne kadar başarılı olursa olsun, bazı karakterler aklımızda doğrudan görünümleriyle ve taşıdıkları kıyafetlerle geliyor. Ayrıca, bazı durumlarda tasarımcılar, karakterin görünüşü aracılığıyla seyircilere önemli mesajlar iletmeyi amaçlıyor.

Çoğumuza Örümcek Adam, Ateşli Piliç ya da Rock’n Roll Teknesi gibi filmler daha dün vizyona girmiş gibi geliyor. Ancak, gerçekler öyle değil. Çünkü, bahsettiğimiz ilk iki film yayınlanalı tam 20 yıl ve Rock’n Roll Teknesi vizyona gireli 13 yıl oluyor. Su gibi akıp giden yıllar, aynı zamanda bu unutulmaz filmlerde rol alan oyuncuların da yıllar boyunca büyük değişimler geçirdiği anlamına geliyor.

İster sudan yeni çıkmış bir deniz kızı, ister kuru ve kusursuzca taranmış saçları rüzgârda efil efil uçuşan bir prenses olsun, animasyon filmlerindeki kızlar her zaman mükemmel görünür. Güzel bir prenses hayatının çoğunu uyuyarak geçirse bile, uyandığı zaman saçları dağınık veya azıcık bile bozulmuş olmaz. Adeta kuaförden yeni çıkmış gibi görünür. Rüzgâr, su, nem ve toz... Hiçbir şey bu Disney karakterlerinin sihirli saç modellerini bozamaz.

Bazı oyuncular için yaptıkları ön hazırlıklar ve yetenekleri sayesinde bir karakteri canlandırırken belli bir kişiliğe bürünmek çok kolay olabilir. Peki, ya gerçekten yaşamış birini canlandırmaları gerektiği zaman ne olur? Bu durumda yapım ekibi, gerçek şahsa benzeyen ve onu ’’olağanüstü’’ bir şekilde canlandırabilecek bir oyuncu bulmak zorundadır.

Yapımcılar, Harry Potter gibi büyük ve sükse yapacak serilerin oyuncu seçimlerini yaparken birçok faktörü göz önünde bulunduruyor. Bu seçimler çoğu zaman oldukça başarılı oluyor ve izleyicilerin karakterlerle güçlü bir bağ kurmasını sağlıyor. Kurulan bu bağ, bu oyuncuları beyaz perdede canlandırdıkları rollerden ayrı olarak düşünmemizi zorlaştırıyor. Örneğin, Harry Potter karakterini Daniel Radcliffe’ten başkasının canlandırdığını ya da okulun zeki öğrencisi Hermonie rolünde Emma Watson’dan başka bir aktrisi gördüğümüzü düşünebiliyor musunuz? Hepimiz, bu oyuncuların hafızalarımıza kazınan rolleri oynamak için “doğduklarını” düşünsek de yapımcıların bu roller için ilk başta başka oyuncuları düşündükleri de olabiliyor. İnanmak çok zor gelse de çoğu zaman işler tam olara böyle ilerliyor.

Bir film ya da dizi bölümünü çekmek için koskoca bir ekibe ihtiyaç duyulduğunu hepimiz biliriz. Bu yüzden, prodüksiyonun farklı aşamalarında bazı hataların yapılması pek de şaşırtıcı sayılmaz. Kimi zaman bir kameraman kareye girer ya da bir karakterin kıyafeti aynı sahne içinde değişir veya fiziksel yasaların işlemediği görülebilir. Ancak, en küçük hatalar bile gerçek bir sinema hayranlarının keskin gözlerinden kaçmaz.

80’lerde ve 90’larda romantik filmlerin oldukça popüler olduğunu muhtemelen biliyorsunuzdur. O zamanlarda bu tür filmlerden çokça vardı ve onlar sayesinde Julia Roberts, Sophie Marceau, Winona Ryder gibi birçok yeni isimle tanıştık. Romantik komediler sayesinde kariyerlerini yapmış olan güzel kadınların listesi ise böylece uzayıp gider.

Alacakaranlık filmlerini farklı oyuncularla hayal etmek zor. Çünkü, şu an Edward ve Bella karakterlerinin, etkileyici ikili Robert Pattinson ve Kristen Stewart dışında başka oyuncular tarafından oynandığını düşünmek bize imkânsız geliyor. Ancak Alacakaranlık filmini, Jennifer Lawrence, Henry Cavill ve Channing Tatum’un içinde olduğu tamamen farklı bir kadro canlandırabilirdi.

Disney’in Disney olmasının yegâne sebebi her filminin en beklenmedik ve göze çarpmayan bir anında gizlice Mickey’e yer vermeleridir. Ancak, bu tip muziplikler, çok sevdiğimiz çizgi filmlerde muhtemelen olmasını beklediğimiz tek şaşırtıcı şey değil. Bazı çizgi film yaratıcıları, eğlence olsun diye göndermeler de dahil olmak üzere birçok harika şeyi filmlerindeki bazı karelere gizler. Bu yüzden, bir çizgi filmi milyon kere izliyor olsanız bile, hâlâ gözünüzden kaçan yeni şeyler bulabilirsiniz. O hâlde, şimdi de gözlerinizi dört açın ki, gözünüzü kırptığınız anda bu muzip göndermeleri kaçırmayın.

Her oyuncu, dış görünüşünde büyük değişiklikler yapmaya sıcak yaklaşmaz. Ancak, karakterlerine âşık olan oyuncular, izleyicilere kolayca inanabilecekleri bir kişiyi sunmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Bu dönüşümler kimi zaman o kadar büyüktür ki, oyuncuları tanımak neredeyse imkânsız hâle gelir.

Film yapımcıları, izleyicilerin sevdiği karakterleri tekrar işlemeyi sever. Bunu, hem edebi karakterler hem de gerçek yaşamdaki kişilikler için söyleyebiliriz. Mesela, Bayan Marple, Kraliçe II. Elizabeth ve Cleopatra, film yönetmenleri arasında çok sevilen karakterlerdir.

Yönetmenler, senaristler ve makyözler, dünya çapında milyonlarca izleyicinin inanacağı kusursuz bir görüntüyü sinema ekranında yaratmak adına birçok şeyi yapmaya hazırdır. Çoğu zaman, gereken sonuçları elde etmek için uzun saatler süren provalar, çalışmalar ve çekimlere ihtiyaç duyulur. Bazen, mükemmel bir oyunculuk yeterli olmaz ve dublörlere, müthiş bir kurguya ve son derece gerçekçi çizimlere gerek olur.

Tıpkı Toby Maguire’ın Peter Parker’dan başka bir karakteri canlandırmasının garip gelmesi gibi, Daniel Radcliffe’i başka rolleri canlandırırken düşünemiyoruz. Büyük ihtimalle imzaları hâline gelen roller dışında farklı karakterleri canlandırmak onlar için de oldukça ilginç bir deneyim olmuştur. Kabul etmek ne kadar zor olsa da oyuncular her zaman kendilerini zorlayacak roller arıyorlar ve bir noktada bugünkü ünlerini sağlayan rollerini geride bırakmak zorunda kalıyorlar.

Filmlerde var olan doğru türden romantizm ve ilişkiler, bizi güldürme, ağlatma ve hatta ilk görüşte aşka inandırma gücüne sahip olabilir. Bu efsane film çiftleri ise bunun harika birer örneği. Yıllar bu ünlülere iyi davranmamış ve bir iki tane kırışıklık bahşetmiş olsa da işte onların bugünkü hâlleri.

Marvel çizgi romanlarında tasvir edilen ünü kahramanlar ve kötü adamlar o kadar popüler oldu ki, Yenilmezler ortak yapımı mümkün olan tüm gişe rekorlarını kırdı ve dünyanın her yerinde milyonlarca insanın kalbini fethetti. En sevdiğimiz oyuncular, tanınmayacak derecede değişebilmek için saatlerini makyaj masasında geçirerek muhteşem film karakterlerine dönüştüler.